23. Hukuk Dairesi 2011/3260 E. , 2012/3595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının, kooperatif yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde kooperatifin elektrik borcunu ödemek üzere ortaklardan toplanan paranın 550,00 TL ve 300,00 TL sinin 16.07.2002 tarihinde, 950,00 TL ve 5,00 TL"sinin 17.07.002 tarihinde elden teslim edildiğini, davalının teslim edilen bu paraları yatırmadığını, aradan geçen süre içinde 5.361,00 TL olan elektrik borcunun faiz ve vergisi ile birlikte toplam 13.628,08 TL olarak kooperatif tarafından ödendiğini, bu miktarın tahsili için davalı hakkında başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi ile % 15 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının, kendisine elektrik borcunun ödenmesi için teslim edilen parayı ödediği veya iade ettiğine yönelik savunmada bulunmadığı, kooperatifçe 28.02.2006 tarihinde elektrik borcu için ödeme yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dava, kooperatif eski yöneticisinin, kendisine tevdi edilen parayı Tedaş"a yatırmaması nedeniyle kooperatifi zarara uğrattığı iddiasına dayalı başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davalının, kooperatif yöneticisi olması nedeniyle kendisine tevdi edilen parayı gereken zamanda ödememesi ve bu nedenle kooperatifin gecikmeli olarak bedel ödemesi sonucu zarara uğraması nedenine dayalıdır. Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasının görülebilmesi, 1163 sayılı Kooperatifler Yasası"nın 98 nci maddesinin yollamasıyla TTK.nun 341 nci maddesi gereğince, genel kurulun bu yönde karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılması prosedürüne bağlıdır. Ancak, anılan usuli eksiklikler dava şartı olmayıp, sonradan da tamamlanabileceğinden anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddini gerektirmez. Mahkemece, davacı tarafa, 6100 sayılı HMK"nun 52,53 ve 54. (HUMK"nun 39. ve 40.) maddeleri uyarınca davalı hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan iş bu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile denetçi sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazı için önel verilmesi, noksan olan usuli işlemler yerine getirildikten sonra davaya devam edilmesi, verilen süre içinde bu eksiklikler tamamlanmaz ise davanın açıklanan usul yönünden reddedilmesi gerekir. Mahkemece, açıklanan usul gözetilmeksizin, doğrudan esasa girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2)Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün,davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.