Esas No: 2021/1653
Karar No: 2022/6081
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1653 Esas 2022/6081 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1653 E. , 2022/6081 K.Özet:
Davalı firma ile Hindistan menşeli müvekkilinin anlaştığı \"DURACARB\" isimli ürünün ambalajı dahil olmak üzere üretilmesi konusundaki sözleşme, davalının aykırı davranması üzerine feshedildi. Ancak davalı, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak müvekkil tarafından Mersin Limanı'na gönderilen ürünlere el koydurdu ve “DURACARB” markasını müvekkilin bilgisi olmadan kendi adına tescil ettirdi. Davacı, bu markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkin edilmesi için dava açtı. İlk derece mahkemesi, davayı kabul ederek marka başvurusunun usule uygun olmadığını ve iki şirketin faaliyetlerinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu belirterek davanın kabulüne karar verdi. Davalı vekili ise, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacının markasının tanınırlığının tespit edilmesi gerektiğini ileri sürdü ancak istinaf ve temyiz incelemeleri sonucunda davacının lehine verilen kararlar onandı.
Uygulanan Kanun Maddeleri:
- Madde 6 Fıkra 4 (Markaların Karıştırılması Yasağı)
- HMK'nın 353/b-1 Maddesi (İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi
- HMK'nın 370/1. Maddesi (Temyiz İsteminin Reddi)
- HMK'nın 372. Maddesi (Kararın Yargılama Yapılmak Üzere Gönderilmesi)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 20.12.2018 tarih ve 2017/223 E- 2018/777 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 13.10.2020 tarih ve 2019/452 E- 2020/799 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mustafa Ibrahim Adır tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Hindistan menşeli olarak dünya genelinde ticaret yapan müvekkili firmanın ülkemiz pazarına açılmak için davalı firmayla ve davalı firmanın kardeş şirketiyle görüşmeler yaptığını ve yapılan görüşmeler sonucunda “DURACARB” isimli ürününün ambalaj da dahil olmak üzere üretilerek müşteri portföyüne teslim etme konusunda anlaşmaya varıldığını ancak bir süre sonra davalının taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı davranması sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini ve müvekkilinin başka bir firmayla anlaştığını, ilerleyen süreçte davalının taraflar arasında davalıya bu yetkiyi tanıyan bir anlaşma olmamasına rağmen “DURACARB” ibaresini 2016/29344 tescil numarası ile kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini öğrendiklerini, davalının kötü niyetle tescil ettirdiği bu markaya dayalı olarak müvekkili tarafından Mersin Limanı'na gönderilen ürünlere savcılığa yaptığı şikayetle el koydurduğunu, durumun öğrenilmesi üzerine firma yetkilisi Osman Köksal'a mesaj gönderildiğini, bu kişinin marka müvekkiline ait olduğunu kabul eder mahiyette cevap verdiğini, davalının gerçekte hiçbir hakka sahip olmadığı halde müvekkiline ait markanın aynısı veya iltibasa yol açacak düzeydeki benzerini tescil ettirdiğini, haksız ve kötü niyetli olduğunu, markanın müvekkiline ait olduğunu bildiklerini ileri sürerek, 2016/29344 tescil numaralı “DURACARB” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, taraflar arasında 2016 yılı Şubat ve Mart aylarında görüşme yapıldığına ilişkin belge olmadığını, marka başvurusunun 31/03/2016 tarihinde yapıldığını, davacı ile görüşmelerinin ise 16/05/2016 tarihinde yapıldığını, dolayısı ile müvekkilinin söz konusu markanın varlığından haberdar olmadığını, markanın usulüne uygun olarak tescil edildiğini, davacının Paris Sözleşmesine üye olup olmadığının, üye değil ise üye ülkelerde ticari müessesesi veya ikametgahının olup olmadığının, ayrıca TPMK nezdinde markasının tescil ettirip ettirmediğinin araştırılmasının gerektiğini, davacının markasının tanınırlığının tespit edilmesini istediklerini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu “DURACARB” markasının tüketicinin zihninde en azından davacı tarafın esaslı unsuru olan “DURACARB” markası ile DURA GROUP markası yer aldığından, taraf markalarının karıştırılma ihtimali yaratacak kadar benzer olduğu, dava dosyasındaki belgelerin incelenmesi sonucunda SMK Madde 6 Fıkra 4'te belirtilen koşulların ortaya çıkma ihtimali bulunduğu, davalı şirketin marka başvurusu içi kullandığı şekil ve renklerin davacı şirketin DURA GROUP markasının şekil ve renkleri ile bire bir aynı olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/6951 Es 2016/1289 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; iki şirketin de aynı tür mallar üretip aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği ve davalının bu hususu bilmemesinin mümkün olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 20/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.