Esas No: 2021/1578
Karar No: 2022/6195
Karar Tarihi: 22.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1578 Esas 2022/6195 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1578 E. , 2022/6195 K.Özet:
Davacı, müvekkilinin demir çelik sektöründe faaliyet gösterdiğini ve davalı Kardemir AŞ'nin tekel konumunda bulunduğunu iddia ederek, Kardemir'in hakim ortağı durumunda bulunan 3 aile şirketine ihaleler vererek müvekkilinin zararına neden olduğunu belirtmiştir. Davalılar ise haksız rekabetin tespit edilemeyeceğini ve davanın reddedilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davalı Kardemir'in diğer davalılar ile dışarıdan temin edilen nakit kaynak sağlama amacı için öncelikli alım hakkı konusunda karar aldığını ancak üretimin diğer yarısının da tüm müşterilere açık olduğunu tespit etmiştir. Davacının iddiaları kanıtlanamadığı için davanın reddine karar verilmiştir. 6762 sayılı TTK'nın 57/10. maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturulduğu iddiası ise kanıtlanamayınca, davanın reddine karar verilmiştir. Ayrıca, SPK Kanunu'nun 15. maddesine aykırı eylem yapıldığı iddiası da kanıtlanamamıştır. Sonuç olarak, davacının temyiz istemi reddedilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.
Kanun Maddeleri:
- 6762 say
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.04.2018 tarih ve 2014/902 E- 2018/365 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 24.12.2020 tarih ve 2018/1871 E- 2020/1366 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin demir çelik sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı Kardemir AŞ'nin ise sektörde tekel konumunda bulunduğunu, özelleştirme sonucunda diğer davalının da aralarında olduğu 3 ailenin Kardemir'de hakim ortak olarak yer aldığını, davalı Kardemir'in hakim ortağı durumunda bulunan bu 3 aile şirketine ihaleler vererek müvekkilinin zararına neden olduklarını, davalının yönetiminde bulunan hissedarların kendi aile şirketlerine haksız kazanç sağladıklarını, yönetimde bulunan kişilerin diğer davalının hakim ortakları olduğunu, şirket yöneticilerinin yetkilerini aile şirketlerine istedikleri gibi mal vermek suretiyle kullanıp diğer davalıya ve dava dışı hakim ortak olan iki şirkete menfaat sağladıklarını, müvekkili şirketin daha yüksek fiyatla mal istemesine rağmen, ona vermeyip aile şirketlerine liste fiyatı altında satış yaptıklarını, müvekkili şirketin daha evvel verdiği siparişleri beklerken, teslimatlarda aile şirketlerine öncelik verildiğini, davalı yöneticilerinin SPK Kanunu'na muhalefet ederek örtülü kazanç aktarımı ile Kardemir'i zarara uğrattıklarını, SPK'nın bu yöndeki tespiti neticesinde elde ettikleri menfaati iade etmek zorunda kaldıklarını, Sermaye Piyasası Kanunu'nun 15. maddesine aykırı eylemleri neticesinde örtülü kazanç aktarımı yapıldığı gerekçesiyle davalı Çağ Şirketi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2004/449 esas sayılı dosyasında açılan davanın zamanaşımına uğradığını, ancak dosyada bulunan denetleme raporu ile bilirkişi raporunun iddialarının haklı olduğunu gösterdiğini, davalıların eyleminin 6762 sayılı TTK'nın 57/10. maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu, davalı Kardemir'in 27.05.2005 tarihli genel kurul kararı ile yatırım finansmanında ortakların hisse senetlerinin teminat olarak kullanılması dolayısıyla bu ortaklara üretimin %50'si oranında öncelikli mal teslimatı hakkı tanındığını, ancak buna rağmen üretimin %80-90'lık kısmının davalı ve davadışı şirketlere aktarıldığını, gerek SPK'nın denetleme raporlarında gerekse savcılık soruşturmaları esnasında alınan raporlarla davalıların haksız rekabet yarattıkları hususunun sabit olduğunu belirterek, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarar nedeniyle şimdilik 30.000-TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Islah dilekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 3.425.646,52 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı... vekili; haksız rekabet hükümlerinin uygulama olanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kardemir vekili; Kardemir'in üretimdeki payının %4 olduğu tekel olmadığını, müvekkilinin özelleştirmeden önceki dönemden kalan borçlarının ödenebilmesi için banka kredisine ihtiyaç duyduğunu, ancak şirketin gayrimenkulleri hacizli olduğu için bankaların bu gayrimenkulleri teminat olarak kabul etmediklerini, davalı..., dava dışı Yol Bulan ve Çevsentaş'ın hisseleri ve gayrimenkulleri teminat gösterilerek bankalardan kredi temin edildiği, bu nedenle teminat veren ortaklara üretimin %50'si üzerinde öncelikli teslim hakkı tanındığını, bu konuda SPK'dan gerekli izinlerin alındığını, cari fiyat listelerine göre öncelikli mal tesliminden yararlandığını, üretimin diğer yarısının ise tüm müşterilere açık olduğunu, davacının fiyatları üzerinde sipariş vererek aslında kendisinin haksız rekabet oluşturduğunu, dava konusu uygulamanın haksız rekabet teşkil etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere göre, davalı Kardemir'in 27/05/2005 tarihli genel kurulunda diğer davalı..., dava dışı Yol Bulan Demir ile Çelsentaş'a ait hisseler üzerine banka teminatı oluşturulmasına, karşılığında da bu şirketlere üretimin %50'si üzerinden öncelikli teslim hakkı tanınmasına karar verildiği, SPK'nın olumlu görüş ve izni ile öncelikli teslim hakkının sağlandığı, bu sebeple davalı Kardemir tarafından yapılan üretimin %50'lik kısmı üzerinden bu 3 şirketin öncelikli alım hakkının bulunduğu, banka kredisinin 11/03/2011'de kapatıldığı, o tarihe kadar öncelikli alım hakkının geçerli olduğu, 11/03/2011'de SPK'nın artık kredi kapandığı için eşitsizlik yaratan öncelikli teslim hakkının kaldırılmasını 14/04/2011'de Kardemir'den istediği, Kardemir'in de 15/07/2011 tarihinde öncelikli alım hakkını kaldırdığı, dolayısıyla öncelikli alım hakkının geçerli olduğu dönemde özellikle kredinin kapatıldığı 11/03/2011 tarihine kadar davacının iddia ettiği "davalı şirkete siparişlerde öncelik tanındığı ve daha düşük bedeller üzerinden mal sağlandığı" iddialarının, öncelikli alım hakkına konu %50'lik kısım üzerinde söz konusu olmayacağı, kredinin kapatıldığı tarih ile öncelikli alım hakkının kaldırıldığı 15/07/2011 arasında kalan sürede ise davacının bu sürede siparişinin mevcut olmadığı, öncelikli alım hakkının dışında kalan kısım yönünden ise davacı şirketin kütük demir siparişi verip de alamadığı ve bunu başka yerlerden temin ettiği iddiasının kanıtlanamadığı, SPK tarafından davalı Kardemir'in 2002-2003 yıllarında diğer davalı...'e çekle satış yapmasının örtülü kazanç sağlama niteliğinde olduğu ileri sürülerek suç duyurusunda bulunulmuş ise de, asliye ceza mahkemeleri ve vergi mahkemeleri tarafından dosyaya alınan kararlarla herhangi bir örtülü kazanç sağlanmadığı yolunda hükümler verildiği, Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/531 Esas ve 2015/639 karar sayılı dosyasında da davalıların yetkililerinin haksız rekabet fiilini işlemedikleri gerekçesiyle, açılan davada beraat kararı verilerek kesinleştiği, davacı tarafından davalı Kardemir ve onun öncelikle teslim hakkı sağladığı bir başka şirket olan Yolbulan hakkında yine aynı hukuki nedenlere dayalı olarak açılmış olan haksız rekabetin tespiti, men'i ve zararın tazmini davasının reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/06/2017 tarih 2015/15770 esas 2017/3356 karar sayılı hükmü ile onanarak kesinleştiği, davalıların iddia edilen eylemleri ile haksız rekabet yaratmadıkları, bu nedenle davacının haksız rekabet sebebiyle doğan bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, kararı temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.