Esas No: 2021/1696
Karar No: 2022/6400
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1696 Esas 2022/6400 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1696 E. , 2022/6400 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27.03.2019 tarih ve 2018/269 E. - 2019/123 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.12.2020 tarih ve 2019/775 E. - 2020/1221 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “MEK” ibareli 29 ve 30. sınıflarda markalar ile “ETİMEK+HİTİT Güneşi” ibare ve biçimli içeren 20.12.2001/2649-2 sayılı tasarım belgesinin sahibi olduğunu, “ETİ MEK” markasının tanınmışlığı T/02202 numarası ile kayıt altına alınmış olduğunu, bununla birlikte “ETİ MEK” markasının üzerinde kullanıldığı ürün ambalajının da 2001/02649 sayı ile endüstriyel tasarım olarak müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının "MEKE" ibare ve biçimli 29. 30. 32. sınıf ürünl ve hizmetleri içeren 2017/13864 sayılı marka tescil başvurusunun müvekkilinin tanınmış markalarına iltibas ve tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturacağını, onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceği gerekçesiyle başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından 2018/M-4543 sayılı kararla reddedildiğini ileri sürerek davalı adına tescil olunan markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine ve YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, markaların iltibas ve benzerlik değerlendirilmesi yapılırken markaların bölünüp parçalanmadan, bütün hali değerlendirilme yapılması gerektiğini, davacı tarafından iltibas yaratacağı ileri sürülerek itiraza ve davaya konu edilen tescilli markalarının tamamı “MEK” ibaresini destekleyen güçlendiren esas unsurlarla birlikte tescil edildiğini ve kullanıldığını, “ETİ MEK”, “PEY MEK”, “ETİ MİNİMEK” gibi, davacı tarafından markalar
parçalanmakta hecelere ayrılmakta ve zoraki bir iltibas tehlikesi yaratılmaya çalışılmakta olduğunu, bilinirliğinin “ETİ MEK” şeklinde olduğunu, “MEK” ibaresi tek başına marka olarak tanınmış olmadığını, diğer davalı TPMK tarafından itirazın reddi gerekçesinde belirtildiği üzere MEK ibaresinin kısa bir ibare olduğunu ve kısa ibareler arasında küçük farklılıklar markalar arasında benzerlik kurulmaması sonucunu doğurduğunu, davaya konu müvekkili tarafından tescil başvurusunda bulunulan markanın Meke olduğunu, davacının tescilli bulunan davaya gerekçe markalarının içinde bulunan MEK ibaresinden tamamen farklı olduğunu, iltibas, benzerlik söz konusu olmadığını, bu nedenle TPMK Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, yapılan işlemlerin hukuka uygun bulunduğunu, başvuru konusu "MEKE" ibareli işaretle, davacıya ait redde mesnet alınan markaların anlamsal, görsel ve sescil olarak bütünü itibarı ile bıraktığı izlenim itibarı ile ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzer olmadıklarını, davacının markasının tanınmış olmasının da sonuca etkili bulunmadığını, başvurunun bir tasarım içermediğini, tasarım tescilinin markasal koruma sağlamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının "MEK" ibareli markalarıyla davalının "MEKE" ibareli başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, ortalama tüketicilerin davacının markaları ile başvuru konusu işareti ilk gördüğünde ve duyduğunda farklı iki işaret olduğunu hemen algılayabileceği, zira "MEKE " ibareli işaretin "MEK" ibaresini içerse de işaretin bütün olarak anlamsal, görsel ve sescil olarak davacı markalarından belirgin biçimde farklı olduğu, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece ön inceleme aşamasından sonra, başkaca bir tahkikat yapılmasına gerek bulunmadığı görülürse, mahkemece ön inceleme duruşmasının tamamlandığını bildirip, bu konuda gerekli işlemler yapıldıktan sonra, tahkikata gerek olmadığını belirterek, tarafların bu konuda beyanlarını almak suretiyle yargılama kesitlerini aynı oturumda arka arkaya gerçekleştirilebileceği (HMK 138, 142. maddeler), Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu alınmamasının sonuca etkili olmadığı, davacının "MEK" ibareli markalarıyla davalının "MEKE" ibareli başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, SMK'nın 6/1. maddesinin koşullarının olmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı Kurum YİDK kararının iptali ve davalı marka başvurusunun hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince dava konusu marka başvurusuna konu işaretin davacıya ait itiraza mesnet markalar ile 556 sayılı KHK m. 8 vd. hükümleri kapsamında iltibas oluşturmayacağı, kötüniyet iddiasının da ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesince de karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyor olması hususu, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 556 sayılı KHK m. 8/1-b hükmü ile marka tescilinde nispi ret nedeni, m. 42/1-b hükmü ile de hükümsüzlük sebebi olarak düzenlenmiştir.
Somut olayda itiraza mesnet davacının “MEK” ibareli seri markalarının kapsamındaki mal ve/veya hizmetler, davalı başvurusu olan "MEKE" ibareli marka kapsamındaki mal ve/veya hizmetlerle aynı ve/veya benzer durumdadır. Genel izlenim olarak taraf markaları arasında, ortalama tüketiciler yönünden iltibas veya karıştırma ihtimaline sebep olacak derecede sessel, işitsel ve görsel olarak benzerlik bulunduğu görülmektedir. Nitekim Dairemizin 2010/4323-2011/15558 sayılı kararı ile "MEK" ve "MEKO" markalarının da benzer olduğu kabul edilmiştir.
Bu durumda, anılan emsal kararımız ve taraf markaları arasındaki emtia ve ibare benzerliği dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davanın reddine ve bölge adliye mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 28/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.