(Kapatılan)23. Hukuk Dairesi 2011/4542 E. , 2011/2910 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki üyeliğin tespiti, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının bozma kararına uyularak üzerine yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, ortaklığının düşürüldüğünü haricen öğrendiğini, tarafına her hangi bir çıkarma kararının tebliğ edilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif ortağı olup olmadığının tespitine, çıkarıldı ise çıkarma kararının iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ortaklığının 09.02.1989 tarih 305 nolu Yönetim Kurulu kararı ile anasözleşmenin 17 ve 21. maddeleri gereğince askıya alındığını ve 26.02.1989 tarihli Genel Kurulda ihracına karar verildiğini, davacının itiraz etmemesi üzerine kararın kesinleştiğini, kararların üyelere kooperatifin merkezi ve faaliyet alanı olan Doğanlar köyünde herkesin görebileceği yerlere asılarak ilan edildiğini, davacının köyden taşınmış olması sebebiyle söz konusu ilanı görmemiş olabileceğini, 17 yıl sonra davacıya yeniden üyelik haklarının tanınamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi" nin 2009/3467 esas 2009/6628 karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda, ortakların kooperatife karşı periyodik bir şekilde parasal yükümlülüğünün olmadığı, davacının köyden taşındığı tarihten sonra üretim faaliyetinin bulunmadığı, kooperatifin faal ortaklarından süt alımı yaparak mandırada değerlendirip ürünleri piyasada satmaya çalıştığı, kâr elde ettiğinde bunu süt fiyatlarına yansıttığı, bu şekilde faaliyetine devam etmeye çalıştığı, ancak mandıraya yatırım yapılması gerektiğinde ortakların ortaklık paylarını zaman zaman arttırmaları sağlanarak ve yeni ortaklar alınarak gelir elde edilmeye çalışıldığı, kooperatifin yatırımlarına devam edebilmesinin, üretim yapan ortakların menfaatine olduğu, muhtemelen faal olarak üretim yapan ortakların zaman zaman ortaklık paylarını arttırdıkları ancak bir kısım ortakların başlangıçtaki payları ile devam ettikleri, bunun üzerine de zaman zaman ortakların ortaklıklarının askıya alınması doğrultusunda karar verildiğini, ancak bu yatırımlara devam edilememesi nedeniyle mandıranın faaliiyetine son verildiği, bu kapsamda köyde oturmayan, üretim yapmayan, kooperatifin faliyetleri ile hiç ilgilenmeyen davacının kooperatifin ayakta kalması için hiç bir şekilde katkıda bulunmaksızın yıllar sonra ortaklık hakkı olduğunu iddia etmesinin TMK 2. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirileceği, bu tür kooperatiflerin zaten bir çok kişinin emek ve mesaisini verdiği ve köylünün ürününü değerlendirme amacını taşıyan yapılanmalar olduğu, anasözleşmeye göre kooperatife ortak olmanın her zaman mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 28.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.