Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2409 Esas 2022/6926 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2409
Karar No: 2022/6926
Karar Tarihi: 12.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2409 Esas 2022/6926 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/2409 E.  ,  2022/6926 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

    BİRLEŞEN DAVA : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN 2017/1397 ESAS


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.05.2019 tarih ve 2017/1382 E- 2019/746 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.12.2020 tarih ve 2019/1854 E. - 2020/1244 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili asıl davada, Gaziantep 13. İcra Müdürlüğü'nün 2017/130458 Esas sayılı takip dosyası üzerinden müvekkili davacı aleyhine takibe girişildiğini ancak, takibe dayanak 30/06/2016 keşide ve 20/05/2017 vade tarihli 20.000.-TL, 30/06/2016 keşide ve 05/06/2017 vade tarihli 15.000.-TL ve 30/06/2016 keşide ve 20/06/2017 vade tarihli 20.000.-TL bedelli bonolardaki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek davacının anılan bonolar sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili birleşen davada, Gaziantep 13. İcra Müdürlüğü'nün 2017/85321 Esas sayılı takip dosyası üzerinden müvekkili davacı aleyhine takibe girişildiğini, takibe dayanak 30/06/2016 keşide ve 20/02/2017 vade tarihli 20.000.-TL, 30/06/2016 keşide ve 05/03/2017 vade tarihli 20.000.-TL, 30/06/2016 keşide ve 20/03/2017 vade tarihli 15.000.-TL, 30/06/2016 keşide ve 20/04/2017 vade tarihli 20.000.- TL, 30/06/2016 keşide ve 05/04/2017 vade tarihli 15.000.-TL, 30/06/2016 keşide ve 05/05/2017 vade tarihli 15.000.-TL, 18/12/2015 keşide ve 24/05/2016 vade tarihli 50.000.-TL ve 18/12/2015 keşide ve 24/06/2016 vade tarihli 50.000.-TL bedelli bonolardaki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek davacının anılan bonolar sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili bankanın takibe dayanak bonoları ciro yolu ile iktisap edip bonoların yetkili hamili olduğunu, keşideci imzasının sahte olduğunu bilebilecek durumda olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, sahtelik iddiasının mutlak def'i olup herkese karşı ileri sürülebileceği, imzaların davacıya ait olmadığının ATK raporu ile saptandığı, davacının anılan bonolar sebebiyle davalıya borçlu olmadığı, davalının, takibe dayanak bonoları ciro yoluyla iktisap ettiği ve buna göre keşideci imzasının sahte olduğunu bilebilecek durumda olmadığı, aksinin davacı tarafından iddia ve ispat edilemediği, ayrıca her iki takibin davadan önce başlatıldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile takip dosyalarına konu senetler nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, davacı yanın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf etmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davaya konu senetlerdeki imzaların davacının eli ürünün olmadığının Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 24/12/2018 gün ve 3709 sayılı raporu ile tespit edildiği, raporun ayrıntılı gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13.319,71 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıdan alınmasına, 12/10/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.



    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
    T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
    492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
    (1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
    1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
    2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
    Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
    Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
    1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
    Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
    Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
    Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
    Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

    Hemen Ara