Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2715 Esas 2022/6918 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2715
Karar No: 2022/6918
Karar Tarihi: 12.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2715 Esas 2022/6918 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/2715 E.  ,  2022/6918 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.07.2020 tarih ve 2019/387 E. - 2020/376 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.02.2021 tarih ve 2021/281 E. - 2021/390 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile davalının yetkilisi olduğu dava dışı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının dava dışı Mandıra Gıda .. Ltd. Şti. ile birlikte müvekkili şirketten buğday satın aldığını ve ödeme yapmadığını, davalının keşidecisi olduğu senetlerin ödenmemesi sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve icra dairesinin yetkisine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra takibine vaki itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, dava dışı Mandıra Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti'nin yetkili müdürü olarak görev yaptığını, dava konusu buğday alımının da davacı şirket ile Mandıra ... Ltd. Şti. arasında yapıldığını, senetleri temsilci sıfatıyla imzaladığını, ikametgah adresinin Lüleburgaz olması sebebiyle görevli ve yetkili icra dairesinin Lüleburgaz icra dairesi ve mahkemeleri olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; itirazın iptali davası açılabilmesi için yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak başlatılmış bir takip ve takibe karşı usulüne uygun olarak süresinde yapılmış bir itiraz bulunması hususunun dava ön şartı olduğu, davalı borçlunun itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve yetki itirazının geçerli olduğu, takip konusu borcun para borcu olarak kabul edilebilmesi için davalının ticari ilişkiyi kabul ederek borca itiraz etmesi gerektiği, davalı tarafın gerek itiraz dilekçesinde gerek eldeki davada ticari ilişkiyi kabul etmediği, ayrıca takip konusu edilen ve zamanaşımına uğradığı anlaşılan senetler üzerinde davalının adı yazılı olsa da senet üzerine atılan imzaların dava dışı şirket kaşesi üzerinde bulunduğu, açığa atılmış imza bulunmadığı, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı iddiasının yargılamayı gerektirdiği, bu durumda takibin genel yetki kurallarına göre davalı borçlunun ikametinde yapılması gerektiği, yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak başlatılmış bir takip bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava ön şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi'nce; mahkeme kararı ve gerekçelerinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, zamanaşımına uğramış senede dayanarak yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali talebidir. Mahkemece genel yetki kuralı gereğince takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından istinafı üzerine ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan ret kararı verilmiştir.
    İİK'nın 50/1. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için takip hususunda HMK'nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. Taraflar arasında akdi ilişki bulunması şartıyla, 6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerde de açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. TBK 89/1. maddesi uyarınca para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.
    Taraflar arasında ticari ilişki mevcut olup, bu durumda anılan kanun hükmü uyarınca davacı alacaklının kendi yerleşim yerinde de icra takibi ikame edebileceği gözetilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara