Esas No: 2011/1212
Karar No: 2011/2729
Karar Tarihi: 20.12.2011
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1212 Esas 2011/2729 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekili ve süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife ait dairelerden bir tanesini Yönetim Kurulu eski başkanı ...’den toplam 8.350,00 TL ödeme yaparak aldığını, teslim edilen daire için 2000,00 TL masraf yaptığını, davalı kooperatifin 2001 yılında yapılan genel kurula davacıyı çağırdığını, üye olurken verilen bonunun tahsili için icra takibi yaptığını,müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu, 04.11.1995 tarihli kurada davaya konu dairenin dava dışı ...’ya isabet ettiğini, bu ortağın ihraç edildiğini ve dava konusu dairenin 2004 yılında kooperatif tarafından üye kabul edilen dahili davalıya verildiğini, müvekkilinin mağdur durumda bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu dairenin davacı adına tesciline, aksi halde, davacının ödediği toplam 8.350,00 TL’nın ödeme tarihinden ve yaptığı masrafın karşılığı olan 2.000,00 TL’nin kasım 2000 tarihinden itibaren davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ve dahili davalı vekili , davacıya yapılan satışın geçersiz olduğunu,davacı tarafından kooperatife para ödenmediğini,paranın eski kooperatif başkanına ödendiğini, bu nedenle kooperatifin sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davaya konu dairenin çekilen kurada dava dışı ...’ya isabet ettiği, ...’ı ihraç edildiği ve adına isabet eden dairenin 23.09.2004 tarihinde dahili davalıya devredildiği, davacının 2001 tarihli genel kurula çağrılmış olması ve dairede satın aldığı tarihten beri oturduğu ve bilirkişi raporunda belirtilen zorunlu ve faydalı masrafları yapmış olduğu,bu ndenle kooperatife üye olarak kabulünün gerektiği ancak dava konusu taşınmazda11.05.1999 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği, bu irtifak tesisinin davacıya yapılan harici satıştan önce yapıldığı, davacının ayni hakkın devrine ilişkin şekil şartlarına uymaksızın daireyi satın alması nedeniyle tapu iptal ve tescil isteminin yerinde olmadığı, kat irtifakının kurulmuş olması nedeniyle satış işleminin geçersiz olduğu belirtilerek tapu iptal ve tescil davasının reddine, kooperatifin sebepsiz zenginleşmesi nedeniyle ödendiği ispat edilen 4.500,00 TL ve zorunlu ve faydalı masrafların toplamı olan 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kooperatiften tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif ortaklığına dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde ödenen 8.350,00TL ile yapılan masraf karşılığı 2.000,00 TL ‘nin tahsili istemine ilişkindir.
1- Mahkeme hükmü davalı vekiline, 22.07.2009 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm HUMK’nun 432.maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 13.08.2009 tarihinde temyiz edilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas,1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince;
Davacıya, davalı kooperatif yönetim kurulu başkanı ... tarafından 11.10.2000 tarihinde yapılan satışın peşin ödemeli üyelik talebi olarak değerlendirilmesi gerekir.Satıştan sonra davacının 2001 tarihinde yapılan genel kurula çağrılmış olması,üye olurken kooperatife verdiği senet nedenyle hakkında Akhisar 1. icra müdürlüğünün 2001/207 sayılı icra dosyası ile takip yapılmış olması karşısında, mahkemenin kabulünde de olduğu gibi davacının kooperatife zımnen üyeliğe kabul edildiğini benimsemek gerekir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkca ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa"nın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, parasal yükümlülükler yerine getirilmeden tapu iptal ve tescil isteminde de bulunulamaz.
Bu durumda, mahkemece, kooperatifin defter ve kayıtları ve tüm genel kurul kararları üzerinde bilirkişiye inceleme yaptırılarak, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa kabul konusunda genel kurulca bir karar verilip verilmediği ya da bu hususun genel kurulca benimsenip benimsenmediği saptanıp, uygun sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar üzerinde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Diğer yandan , davacı taraf, davalı kooperatifin eski başkanı olan dava dışı şahısın sattığı daireye ilişkin üyeliğin, daha sonra yönetim kurulu kararı ile dahili davalı olan ...’ye satılarak üyeliğe kabul edildiği dosya kapsamından anlaşıldığından ,bu davada verilecek karar , bu şahsın hukukunu doğrudan etkileyeceğinden,mahkemece, davacı vekiline bu kişiye karşı dava açması veya ihbarı için önel verilmesi,dava açıldığı takdirde iş bu davayla birleştirilerek tüm tarafların kanıtlarının toplanıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,yazılı şekilde ...’nin dahili davalı olarak davaya dahili doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.