Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1583 Esas 2022/7228 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1583
Karar No: 2022/7228
Karar Tarihi: 20.10.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1583 Esas 2022/7228 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/1583 E.  ,  2022/7228 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ



    TÜRK MİLLETİ ADINA


    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.01.2019 tarih ve 2014/2350 E- 2019/73 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 22.09.2020 tarih ve 2019/2133 E- 2020/891 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 18.10.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av...... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirketin müşterisi Air Liquide Engineering SA ile yaptığı 12.06.2013 tarihli taşıma sözleşmesi ile bu şirkete ait kargoyu Rusya/Zelenograd bölgesinde yer alan teslim adresine en geç 31.10.2013 tarihinde teslim etmeyi taahhüt ettiğini, yükün alıcısı olan dava dışı Geodis firmasının gereken gümrük işlemlerini zamanında yapmaması nedeniyle geminin limanda 12/10/2013 tarihinde beklemeye başladığını ve ancak 12.11.2013 tarihinde ayrılmaya hazır olduğunu, gecikme ve beklemenin sebebinin dava dışı Geodis firmasının gümrük işlemlerini zamanında bitirmemesi olduğunu, dava dışı Geodis firması ile yapılan müzakereler sonucunda, müvekkilinin 1.000.000 Euro civarında hesaplanan zararına karşılık olarak davalı aracılığı ile 740.000 Euro ödenmesinin kabul edildiğini, davalının 30.12.2013 tarihinde 150.000 Euro, 24.01.2014 tarihinde ise 200.000 Euro'yu müvekkilinin hesabına havale ettiğini, bunun dışında başkaca bir para gelmediğini bildirdiğini, Geodis firması ile yapılan harici görüşmelerde davalının hesabına 740.000 Euro'nun gönderildiğinin öğrenildiğini ileri sürerek, bakiye 390.000 Euro alacağın ve faizinin davalıdan tahsili istenmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili şirketin taşıma veya taşımalarda davacıya karşı hiçbir şekilde taşıyan konumunda olmadığını, davacı yanın dilekçesinde belirttiği sözleşmeleri dosyaya sunamadığını, davacının delil olarak sunduğu faturanın iade faturası ile iade edildiğini, bununla birlikte söz konusu fatura incelendiğinde hiçbir şekilde "navlun" ifadesinin de yer almadığını ve faturanın açıklama kısmında "M/V Kalga Derince/Moskova, Kazan yüklemesi" ifadesinin bulunduğunu, davacının delilleri arasında bir çok fatura sunduğunu ve bu faturaların taşımadan kaynaklı zarar olduğunu iddia ettiğini, ancak hangi faturanın hangi masrafa ait olduğunun, müvekkili şirket ile bağlantısının, davacının zararı ile bu faturaların bağlantısının ne olduğunun anlaşılmadığını, dava konusu olayda, yaşanan gecikmeler nedeniyle Air Liquide firması için Moskova'ya gönderilecek malların taşıma maliyetinin arttığını, hava şartlarının daha da ağırlaşması üzerine geminin Rostov limanına dönmek zorunda kaldığını ve üzerindeki yükün indirilerek depo edildiğini, sürecin devamında davacı ile Geodis firmasının malların davacı tarafından Moskova'ya götürülmesi ve Air Liquide firmasına teslim edilmesi halinde toplam maliyetin 740.000 Euro olduğuna, malların Air Liquide firmasına başarı ile ulaştırılması halinde ise Geodis'in bu miktarın 350.000 Euro'ya denk gelen kısmını karşılayacağı yönünde mutabakata vardığını, bilahare davacı yanın parasal sıkıntılar yaşaması nedeniyle Geodis firması tarafından, davacı yana ulaştırılmak üzere müvekkili şirkete 350.000 Euro gönderildiğini ve bu tutarın davacıya iletildiğini, ancak davacının ilgili malları ne Moskova'ya ne de herhangi bir şekilde Air Liquide firmasına götürmediğini/teslim etmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, davalı şirketin 350.000 Euro'nun davacıya borç olarak verildiği şeklindeki savunmasına ve yargılamanın devamındaki navlun faturaları karşılığı Geodis şirketinin kendilerine ödeme yaptığı beyanına itibar edilemeyeceği, 740.000 Euro`nun herhangi bir taşımanın navlun ücreti olarak (ve/veya cari hesap bakiyesinin kapatılması ya da yarım kalan bir taşımanın tamamlanabilmesi için) değil, “dava dışı Geodis ve davacı 2K'dan kaynaklanan aksaklıklar yüzünden davacı Anatolia`nın uğradığı zararın tazmini için gönderildiği gerekçesiyle, 389.850 Euro faizin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca euro cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 150 Euro'luk istemin reddine, müddeabih olarak istenen 7.800 Euro ile ilgili talebin HMK'nın 307. maddesi uyarınca "feragat" nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Bu karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
    BölgeAdliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
    takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 56.835,14 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 20/10/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.






    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
    T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
    492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
    (1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
    1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
    2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
    Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
    Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
    1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
    Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
    Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
    Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
    Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

    Hemen Ara