Esas No: 2021/3611
Karar No: 2022/7334
Karar Tarihi: 24.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3611 Esas 2022/7334 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3611 E. , 2022/7334 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44.HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.05.2017 tarih ve 2014/1265 E- 2017/471 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 04.03.2021 tarih ve 2020/203 E- 2021/228 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 13.12.2013 tarihinde sıfır km satın almış olduğu 2013 model Grand Cherokee aracın 09.02.2014 tarihinde müvekkili firma yetkilisinin sevk ve idaresinde seyir halinde iken direksiyonunun kilitlendiğini ve müvekkilinin ciddi bir hayati tehlike atlattığını, araçta yaşanan sıkıntılar davalıya iletilerek aracın teslim edildiğini, sadece arızanın tespiti istenmesine ve aracın onarılması istenmemesine rağmen, davalı tarafça onarım yapılarak aracın teslim alınabileceğinin ve garanti kapsamında yapılması nedeni ile araçtaki mevcut arızaların tespiti ile yapılan işlemlere dair herhangi bir bilgi ve belge verilmeyeceğinin bildirilmesi üzerine, müvekkili tarafından Sulh Hukuk Mahkemesi'nden alınan bilirkişi raporunda, araçta direksiyon motoru şase kablosunun ve ASCM'nin (Havalı Süspansiyon Modülünün) uyarı sensörlerini çalıştırması sonucunda olayın gerçekleştiğinin ve arızanın elektrikli direksiyon motoru şase kablosunun sağlamlaştırılması ve havalı süspansiyon modülünün değiştirilmesi ile giderildiğinin, bu durumun ise aracın imalat ve montajından kaynaklandığının ve aracın gizli ayıplı olduğunun belirtildiğini, TBK’nın 219 maddesi gereği davalı sorumlu olduğundan, 227. maddede düzenlenen seçimlik haklardan satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin noter kanalıyla istenmesine rağmen sonuç alınamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 34 FB 6789 plakalı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu aracın davacı şirket yetkilisi tarafından direksiyon kilitlenmesi şikâyeti ile servise bırakıldığını, ilk müdahalede aracın direksiyonunun kilitlenmediğinin, ancak manevra kabiliyetini yitirecek ölçüde sertleştiği ve manevra yapabilmek için çok kuvvet harcanması gerektiğinin tespit edildiğini, yapılan kontrollerde aracın şase kablosunun yerinden çıkmış olduğunun tespiti ve yerine takılması ile birlikte direksiyondaki ağırlaşmanın giderildiğini, hava süspansiyon modülünün değiştirilerek aracın davacıya teslime hazır hale getirildiğini, davacı şirket yetkilisinin aracın iş emrine imza atmaktan imtina ettiğini, aracın 08.03.2014 tarihinde sorunsuz olarak teslim edildiğini, araçta gizli veya açık bir ayıbın bulunmadığını, tespit dosyasındaki raporu kabul etmediklerini, BK ve TTK hükümlerine göre sorumluluk için, ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ayıbın önemli olması, ayıbın yarar ve zararın alıcıya geçtiği anda mevcut olması gerektiğini, aracın yenisi ile değiştirilmesi talebinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, tespit dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde; araçta direksiyon motoru şase kablosunun ve havalı süspansiyon modülünün arızaya neden olduğu ve uyarı sensörlerini çalıştırması neticesinde olayın gerçekleştiği, arızanın elektrikli direksiyon motoru şase kablosunun sağlamlaştırılması ve hatalı süspansiyon modulünün değiştirilmesi ile giderildiği ve bu durumun aracın imalat ve montajından kaynaklandığı tespit edilerek aracın gizli ayıplı olduğu kanaatine varıldığı, mahkemece araç üzerinde bilirkişi heyetine yaptırılan inceleme sonucunda 18/02/2015 tarihli bilirkişi raporda, aracın seyir esnasında elektrik direksiyon motoru şase kablosunun yerinden çıkmasından dolayı direksiyonda meydana gelen ağırlaşmanın aracın seyir güvenliğini etkilemeyeceği, seyir esnasında elektrik direksiyon motoru şase kablosunun titreşim veya başka bir nedenle yerinden çıkmasının basit bir tamir ile giderilebilir arıza olduğu, aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesinin şartlarının oluşmadığı, 31/05/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, elektrik direksiyon motoru şase kablosunun yerinden çıkmasından dolayı direksiyonda meydana gelen ağırlaşmanın aracın seyir güvenliğini etkilemeyeceği, arızanın meydana geldiği tarihten incelemenin yapıldığı tarih arasındaki süre içerisinde aracın benzer arıza verdiğine ilişkin bir belgenin bulunmadığı, seyir esnasında elektrik direksiyon motoru şase kablosunun titreşim veya başka bir nedenle yerinden çıkmasının basit bir tamir ile giderilebilir arıza olduğu, bir imalat hatası olmadığı, aracın ayıplı olmadığı, aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesinin şartlarının oluşmadığı, tespit dosyasındaki raporda varılan sonucun araçla uyumlu olmadığı yönünde kanaat belirtildiği, 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporların birbirleriyle uyumlu olduğu, 31/05/2016 tarihli raporda, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/16 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunun da değerlendirildiği, 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporlara üstünlük tanınması gerektiği, buna göre, dava konusu araçta gizli veya açık nitelikte bir imalat hatası bulunmadığı, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini gerektiren şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davacının, 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c ve 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddeleri uyarınca derhal bildirimde bulunma yükümlülüğünü yerine getirdiği, dosyada, mahkemece alınan her iki raporda direksiyonda meydana gelen arızanın kilitlenme olmadığı, ağırlaşma olduğu bilimsel olarak açıklandığından, davaya konu arıza için davalı tarafa getirildiğinde aracın 6.632 kilometrede olduğu göz önüne alındığında, elektrikli motor şase kablosunun, seyir sırasında meydana gelen titreşim veya başka bir nedenle yerinden çıkması hayatın olağan akışına da uygun olduğu, mahkemece gerekçesinde açıkça; İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/16 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile 18/02/215 tarihli rapor arasındaki aykırılığın giderilmesi için alınan 31/05/2016 tarihli rapor, 18/02/215 tarihli raporu doğrulaması nedeniyle, 31/05/2016 tarihli raporda, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/16 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunun da değerlendirildiği belirtilmek suretiyle, 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporlara üstünlük tanınması gerektiği açıklanarak, birbirini teyit eden raporlar doğrultusunda karar verildiğinden, rapora üstünlük tanınma gerekçesi olmadığı ve raporun bilimsel olmadığına ilişkin davacı istinaf sebebinin yerinde olmadığı, davalı cevap dilekçesindeki "direksiyonun manevra kabiliyetini yitirecek ölçüde sertleştiği" yönündeki beyandan aracın ayıplı olduğunun ikrarı olduğu sonucu çıkarılamayacağından, bilirkişiler tarafından direksiyondaki sertleşmenin hava süspansiyon modülü değiştirilmek suretiyle giderildiği tespit edilerek ve arıza bütün olarak değerlendirilip, 31/05/2016 tarihli raporun İTÜ Makine Fakültesi'nde öğretim görevlileri tarafından aracın fiziken incelenmesi sonucu, ayıplı imal edilmediği belirlendiğinden, genel hukuk kuralı olarak, bir iddiadan yarar sağlayan iddiasını kanıtlamakla yükümlü olup, davacı tarafın 6098 Sayılı TBK'nın 227/4. maddesi gereğince misli ile değiştirilmesini talep edebilmesi için, satışa konu aracın ayıplı olarak satıldığını kanıtlaması gerektiği, davacı tarafça imalat ve montaj hatasından kaynaklanan bir ayıbın varlığının usulüne uygun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.