Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/827 Esas 2011/2424 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/827
Karar No: 2011/2424
Karar Tarihi: 08.12.2011

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/827 Esas 2011/2424 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)23. Hukuk Dairesi         2011/827 E.  ,  2011/2424 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-
    Asıl dava davacısı vekili, müvekkilinin dava dışı borçlu İsmail ...’den olan kredi kartı alacağının tahsili için girişilen icra takibinin kesinleştiğini ve adı geçene ait taşınmaz hisselerine haciz konulduğunu, taşınmaz hisselerinin satışından sonra Reyhanlı 1. İcra Müdürlüğünce 7.6.2010 ve 23.6.2010 tarihli iki sıra cetvelinin düzenlendiğini ve satış tutarlarının davalı ile dava dışı Reyhanlı Vergi Dairesi arasında garameten paylaştırıldığını, artan para kalmadığından müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasına pay verilmediğini, davalının alacağının gerçek olmayıp, muvazaaya dayalı bulunduğunu, alacağı bonoya dayanan alacaklının, alacağının varlığını ve borçlu ile arasındaki münasebeti ispatlamak zorunda olduğunu ileri sürerek, davalının sıra cetvelinden çıkartılmasına, çıkartılacak alacaklıya ödenecek paranın müvekkiline ödenmesine, artanın davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen dava davacısı vekili, 23.6.2010 tarihli sıra cetvelinde üst sıraya alınan davalının alacağının, üçüncü kişilerden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde oluşturulduğunu, müvekkilinin alacağının, davalı alacağından daha önceki tarihte doğduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin davalı alacaklının takip dosyası alacağı yönünden iptaline ve adı geçene ödenmesine karar verilen alacağın, müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, her iki davaya verdiği cevapta, müvekkilinin, aradaki anlaşmaya uygun olarak, borçlunun bankalara olan borcunu ödediğini, Akbank TAŞ. ve T. Halk Bankası AŞ.’den kullandığı krediye kefil olduğunu ve bunu da ödemek zorunda kaldığını, alacağının tahsili zamanı geldiğinde, borçlunun ödeyemeyeceğini bildirmesi üzerine, takip dayanağı bonoyu aldığını, davacıların kötü niyetli olduklarını, bononun sebebe bağlı olmadığını ve alacağın muvazaaya dayanmadığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
    Mahkemece, dosya kapsamına göre, ispat yükünü üzerinde bulunduran davalının, alacağının varlığını bono dışındaki delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların kabulü ile, 23.6.2010 tarihli sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın garameten davacılar arasında paylaştırılmasına karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Davalı vekili alacağın, müvekkili tarafından borçlunun bazı borçlarının ödenmesinden kaynaklandığını, bu alacağın tahsili amacıyla da takip dayanağı bononun düzenlendiğini savunmuş; buna ilişkin banka isimlerini bildirmiş ve ödeme belgesi sunmuştur. Bu durumda mahkemece, davalının savunmasında bildirdiği sözleşmeler, bunların ödenmesine ilişkin belgeler ve sunulan diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi, gerektiğinde banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara