Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/2478 Esas 2011/1751 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2478
Karar No: 2011/1751
Karar Tarihi: 16.11.2011

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/2478 Esas 2011/1751 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, murislerinin düzenlediği iddia edilen borç senetlerine dayanarak davalı tarafından kendisi ve diğer mirasçılar aleyhine ilamlı icra takibine başlandığını, takibe konu senetlerdeki imzaların murise ait olmadığını ileri sürerek, borçlu olmadıklarının tesbiti ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan inceleme sonucunda, senetlerdeki imzaların mirisin eli ürünü olmadığı, davalının borcun varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak mirasçılar arasında tüm hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana geldiği için davacıların tamamının açması, davaya muvafakat vermeleri veya terekeye temsilci tayin edilmeleri gerektiği hatırlatılmıştır. Davacılardan birinin avukat sıfatı bulunmayan vekil tayin ettikleri genel vekaletnameler mahkemece yeterli görülerek taraf teşkili sağlanmıştır. Ancak Avukatlık Yasası'nın ilgili maddesi uyarınca yalnızca baroda yazılı avukatlara hukuki meselelerde mütalaa vermek ve mahkeme huzurunda kişileri temsil etmek yetkisi verildiğinden diğer mirasçıların davaya muvafakatleri alınması veya terekeye temsilci tayini sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi ve 1136 Sayılı Avukatlık Yasası'nın 35/1 maddesidir.
23. Hukuk Dairesi         2011/2478 E.  ,  2011/1751 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACILAR :

    Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-

    Davacı ..., murisi ..."ın düzenlediği iddia edilen borç senetlerine dayanarak davalı tarafından kendisi ve diğer mirasçılar aleyhine ilamlı icra takibine başlandığını, takibe konu senetlerdeki imzaların murise ait olmadığını ileri sürerek, borçlu olmadıklarının tesbiti ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, borcun dayanağı olan senetler ile muris ..."ın ilgili yerlerden temin edilen imza örnekleri karşılaştırılarak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, senetlerdeki imzaların, murisin eli ürünü olmadığı, davalının, borcun varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    1- Davacıların murisi ... tarafından imzalandığı iddia edilen senetlere dayalı olarak başlatılan icra takibi karşısında, mirasçılardan ..., bu senetlerdeki imzanın murise ait olmadığı iddiasıyla, menfi tespit davası açmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesine göre, terekenin paylaşımına kadar, mirasçılar arasında bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana geldiği için davanın, tüm mirasçılar tarafından açılması yahut davaya muvafakatlerinin ya da terekeye temsilci tayininin sağlanması gerekir. Mahkemece, bu husus gözetilerek, davacıya, diğer mirasçıların davaya muvafakatlerini sağlamak veya terekeye temsilci tayin ettirmek hususunda 25.06.2009 tarihli oturumda süre verildiği, mirasçılar ... ile ..."nun muvafakatlerinin alındığı anlaşılmıştır. Ne var ki, diğer davacılar... ile ..."un Avukat sıfatı bulunmayan davacı ..."ı vekil tayin ettikleri genel vekaletnameler mahkemece yeterli görülerek taraf teşkili sağlandığı kabul edilmiştir. Oysa, 1136 Sayılı Avukatlık Yasası"nın 35/1 maddesine göre, hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme huzurunda kişileri temsil etmek yetkisi, yalnız baroda yazılı avukatlara ait olduğundan, diğer mirasçılar ... ve..."ın usulüne uygun olarak davaya muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci tayini sağlanması gerekirken, mahkemece, Avukatlık Yasası"nın anılan hükmü uyarınca kabulü mümkün olmayan vekaletnamelere göre taraf teşkilinin sağlandığı kabul edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte belirtildiği üzere diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 16.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara