23. Hukuk Dairesi 2011/2250 E. , 2011/1357 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Vek. Av. ...
DAVALILAR :
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin 28.10.2007 tarihli olağanüstü genel kurulunda davalı eski yöneticiler hakkında ibra edilmemelerine ve yasal işlem başlatılmasına karar verildiğini, bu çerçevede Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/19 D.iş dosyası ile tespit yaptırıldığını ve yapılan tespit sonucu davalıların yönetici olarak görev yaptıkları dönemde kooperatife vermiş oldukları zararın tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 20.000,00 TL tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını savunarak, reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yönetim kurulu aleyhine açılacak davaların TTK"nun 341. maddesine göre 1 ay içinde açılması gerektiği, söz konusu sürede açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı Kooperatif eski yöneticisi olan davalılar hakkında 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi yollamasıyla TTK"nun 341. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davasıdır.
TTK"nun 341/1 nci maddesinde öngörülen bir aylık dava açma sürenin geçirilmesinin dava hakkını düşürmeyeceği anılan maddede öngörüldüğünden, bu ortaklık işlemlerinin kısa zamanda görülmesini amaçlayan bir hüküm ve süredir, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Bu durumda yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, hükmün önceklikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasının görülebilmesi, 1163 sayılı Kooperatifler Yasası"nın 98 nci maddesinin yollamasıyla TTK.nun 341 nci maddesi gereğince, genel kurulun bu yönde karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılması prosedürüne bağlıdır. Ancak, anılan usuli eksiklikler dava şartı olmayıp, sonradan da tamamlanabileceğinden anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddini gerektirmez. Dosya içerisinde davalılar hakkında genel kurulca alınmış sorumluluk kararına ilişkin bir tutanak bulunmadığı gibi, dava yönetim kurulu başkanının verdiği vekaletname ile açılmıştır. Diğer bir anlatımla anılan usuli eksikliklerin giderilmesi gerekli olup, esasen bu hususlar üzerinde mahkemece de re"sen durulması zorunludur. O halde, mahkemece, davacı tarafa, 6100 sayılı HMK"nun 115"nci maddesi uyarınca davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile denetçi sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazı için önel verilmesi, noksan olan usuli işlemler yerine getirildikten sonra davaya devam edilmesi, verilen süre içinde bu eksiklikler tamamlanmaz ise davanın açıklanan usul yönünden reddedilmesi gerekir.
Bu durumda, anlatılan ilkeler çerçevesinde usuli eksiklerin giderilmesinden sonra mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi kabul şekli bakımından da doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.