Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/20434 Esas 2022/4093 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/20434
Karar No: 2022/4093
Karar Tarihi: 07.03.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/20434 Esas 2022/4093 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/20434 E.  ,  2022/4093 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı .... A.Ş. vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23/02/2022 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili; davalı borçlu ... A.Ş hakkında 3. İcra Müdürlüğünün 2010/6632 sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlattıklarını, borçlunun alacaklısından mal kaçırmak ve haciz işlemini engellemek için işyerinden ayrılarak başkasına devrettiğini, davalı ...'ın ... A.Ş ile irtibatının olduğunu, yapılan tasarruf işleminin borçludan mal kaçırmak için yapıldığının ortada olduğunu, İİK.'nın 280.maddesine göre "Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarına ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastı ile hareket ettiği kabul olunur" amir hükmü karşısında davalı ...'ın borçlunun alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla bu işlemi gerçekleştirdiğini belirterek cebri icra yetkisi verilerek işlemin iptali ile asıl alacak ve toplam alacak üzerinden davalı ... üzerine kayıtlı bulunan işyerinin haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili; davalılardan ... A.Ş isimli firmanın tüzel kişiliğinin devam ettiğini, yeni adresinin belli olduğunu, dolayısıyla işyeri ya da işletme devri gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilinin ise bu işyerini mülk sahibinden kiralayarak tamamen diğer davalıdan bağımsız olarak işlettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Davalı .... A.Ş; davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek iddia, savunma, toplanan delillere göre; icra takibine konu edilen alacağın davacıya ödenmesi üzerine tasarrufun iptali davasına devam olunmasını gerektiren bir uyuşmazlık kalmadığı, davalıların borçlarını ödemesi üzerine davanın konusuz kaldığı, davanın açılmasına davalıların sebebiyet verdikleri anlaşılmakla konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı ....A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Anayasa'nın 141/3. maddesi “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde de, kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 1. fıkrasının 3. bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Ayrıca gerekçenin makul ve dava konusu olayla tutarlı kabul edilebilir olması gerekmektedir.
    Öte yandan dava şartları, mahkemenin esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli şartlar olup, (HMKnun 114) bu şartların var olup olmadığı davanın her aşamasında öncelikle ve res’en incelenir. (HMK’nun 115).
    Somut olayda; mahkemece, yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından davaya konu borcun icra dosyasına ödendiği, bu nedenle davanın konusu kalmadığından konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, gerekçesi karar yerinde açıklanıp tartışılmadan davanın açılmasına davalıların sebebiyet verdikleri gerekçesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalılar sorumlu tutulmuştur.
    HMK'nun 331/1. maddesinde; "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder" düzenlemesi benimsenmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre, davanın açılmasına davalıların sebep olup olmadığına, davacı tarafın dava açıldığı tarih itibariyle haklı olup olmadığına göre, yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekmektedir.
    O halde mahkemece; yargılamaya devam edilerek, öncelikle İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince dava koşullarının var olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılması, olmadığının tespiti halinde davanın ön koşul yokluğundan reddi ile yargılama gideri davacı aleyhine hükmedilerek, temyiz eden davalı .... A.Ş. lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi, dava koşullarının varlığı halinde ise dava konusu borcun yargılama sırasında ödenmiş olması nedeni ile konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, HMK’nun 331. maddesine göre tarafların haklılık durumları konusunda bir değerlendirme yapılarak, sonucuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ....A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı .... A.Ş.'ye verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı .... A.Ş.'ye geri verilmesine 07/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara