Esas No: 2021/17992
Karar No: 2022/4097
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/17992 Esas 2022/4097 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/17992 E. , 2022/4097 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekillerince talep edilmiş, davalılar ... vekili ve ... vekilince duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16/02/2022 Çarşamba günü davalı ... vekili Av. ... ve ... vekili Av. ... geldi, davacı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; davalı ...'nun müvekkiline borçlu olduğunu, 10/04/2013 tarihinde yapılan hacizde borcu karşılayacak nitelikte bir malının bulunmadığının kayıt altına alındığını, 3. kişi davalı ...'in borçlunun uzun yıllar iş yaptığı ortağı olduğunu, davalı borçlunun gayrimenkulleri muvazaalı olarak ... adlı kişiye devrettiğini öğrendiklerini belirterek gayrimenkuller hakkındaki tasarrufların iptaline ve müvekkilinin alacağı kadar bu gayrimenkuller üzerine haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin davalı borçlunun mali durumunu ve alacaklılarına zarar verme kastını bilmesine imkan bulunmadığı gibi bu hususları bilmediğini, gerçekten de iptali istenen tasarrufun yapıldığı tarih itibarıyla müvekkilin 3046 parsel sayılı taşınmazın davalı borçlu ile birlikte 1/2 oranında hissedarı, diğer bir ifadeyle müşterek maliki olduğunu, davalı borçlu ... tarafından taşınmazın üçüncü kişilere satılması halinde zaten önalım hakkını kullanma ve bu şekilde davalı borçlunun devrettiği payı devralma imkanına sahip olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; ... bulunan daireyi diğer davalı ...'dan 70.000,00 TL'sini tapu dairesinde nakit, 100.000,00 TL'sini 03/05/2013 tarihinde, 100.000,00
TL'sini ise 09/05/2013 tarihinde ödemek suretiyle satın aldığını, davalı ... ile iş
ortaklığı yaptığının ve adı geçen davalının mali durumunu bildiğinin gerçek dışı ve soyut iddia olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılar arasında gerçekleştirilen taşınmaz devri işlemlerinin muvazaalı olmayıp gerçek devirler olduğu devralanlar tarafından bedeli ödenmek ve mülk edinmek kastı ile ve tapu kaydına güvenilerek edinilmiş olduğu, bu nedenle tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından davacı tarafça açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar ... ve ... vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nin 353/1-b/1'inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nin 353/1-b/2'inci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, dava konusu tapu sicilinin ... ili, ... ilçesi, ... mahalle, 2367 ada, 311 sayılı parselde kayıtlı 13 numaralı bağımsız bölümü davalı 3'üncü kişi ...'e; tapu sicilinin ... ili, ... ilçesi, ... köyü, Köyaltı mevkii, 3046 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesini davalı 3. kişi ...'a satış suretiyle devrine ilişkin tasarruf işlemlerinin bedeller arasında pek aşırı (fahiş) fark bulunması nedeniyle iptale tabi olduğu anlaşıldığından, bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı 3. kişi ... tarafından davalı borçlu ...'ya yapılan ödemelerin dikkate alınması sonucunda davalı ...'a devredilen taşınmaz yönünden mislini aşan bedel farkının oluşmadığı anlaşılmışsa da, davalı borçlu ... ve 3. kişi ... dava konusu taşınmazda müşterek malik olduklarından, İİK’nun 280/1. maddesine göre davalı ...'ın davalı borçlu ...'nun alacaklılarını ızrar kastıyla hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık"nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK'nın 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK'nın 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK'nın 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu taşınmazlardan davalı borçlu ... tarafından davalı 3. kişi ...’e devredilen ... ili, ... ilçesi, ... mahalle, 2367 ada, 311 sayılı parselde kayıtlı 13 numaralı bağımsız bölüm yönünden yapılan değerlendirmede, bedeller arasında pek aşırı (fahiş) fark bulunması nedeniyle bu tasarrufun iptale tabi olduğu kanaatine varılarak ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3.kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının buna göre değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... mahalle, 2367 ada, 311 sayılı parselde kayıtlı 13 numaralı bağımsız bölüm 67.000,00 TL bedelle davalı borçlu ... tarafından davalı 3.kişi ...’e 11/03/2013 tarihinde tapuda devredilmiştir. Bilirkişi tarafından bu taşınmazın tamamı için 250.000,00 TL rayiç bedel belirlenmiştir. Davalı 3.kişi ...; aslında taşınmazın tamamını 240.000,00 TL’ye satın aldığını, tapudaki bedel dışında, 03/05/2013 tarihinde 70.000,00 TL, 09/05/2013 tarihinde 100.000,00 TL ... Bankası hesabından davalı borçlu ...’nun eşi ... hesabına dava konusu taşınmazın satış bedeli açıklamasıyla para gönderildiğini belirterek, bu konuda dekont örneklerini dosyaya sunmuştur. Dairemiz uygulamasına göre de bu taşınmaz için bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer olan 250.000,00 TL ile davalı 3. kişi tarafından ödendiği ispat edilen 237.000,00 TL arasında bedel farkı bulunmadığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi’nin bu yöndeki gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır. Davalı 3.kişi ...’in davalı borçlu ile yakınlık ve tanışık olduğu yada İİK’nın 280/1 maddesi gereğince borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu da ispatlanamadığından bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu
bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar ... ve ...'e verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 14.026,05 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve ...'e geri verilmesine 07/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.