Hırsızlık - mala zarar verme - işyeri dokunulmazlığını ihlal - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2015/577 Esas 2015/5876 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/577
Karar No: 2015/5876
Karar Tarihi: 14.09.2015

Hırsızlık - mala zarar verme - işyeri dokunulmazlığını ihlal - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2015/577 Esas 2015/5876 Karar Sayılı İlamı

17. Ceza Dairesi         2015/577 E.  ,  2015/5876 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme, işyeri dokunulmazlığını ihlal
    HÜKÜM : Mahkumiyet


    Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Temyiz nedenlerinin sanıklar ve suça sürüklenen çocuk hakkında verilen mahkumiyet kararlarına yönelik olduğu anlaşılmakla, bu hükümlerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
    I-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında katılanlar ... ve ..."a, sanık ... hakkında katılan ..."a yönelik mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin incelemesinde;
    Hükmolunan cezanın türü, miktarı ve karar tarihine göre, 1412 sayılı CMUK"nun 5219 sayılı Yasa ile değişik 305/1. maddesi gereğince hükmün temyizi olanaklı bulunmadığından, sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ... müdafiileri ile sanıklar ... ve ..."ın temyiz taleplerinin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
    II-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında katılanlar ... ve ..."a yönelik hırsızlık, yakınan ... ve katılanlar ... ve ..."a yönelik işyeri dokunulmazlığının ihlali; sanık ... hakkında katılan ..."a yönelik hırsızlık, yakınan ... ve katılan ..."a yönelik işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin incelemesine gelince;
    Suça azmettirmeden söz edebilmek için, TCK"nın 38. maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere, belli bir suçu işleme hususunda henüz fikri olmayan bir kişinin başkası tarafından bu suçu işlemeye karar verdirilmesi gerekir. Bu maddeye göre, azmettirenin suçun işlenmesinde doğrudan bir katkısı yoktur. Azmettirenin girişimi ile suç işlenmektedir. Müşterek faillikte ise, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı fail konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında, suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Bu bağlamda, oluş ve dosya içeriğine göre, olay tarihlerinde sanıkların, sanık ..."ın kullandığı araç ile olay yerine geldikleri, sanık ..."ın sanıkları olay yerinde bırakarak bir benzin istasyonunda beklediği, suça konu eşyaları çaldıktan sonra diğer sanıkların sanık ..."ı çağırarak çalınan eşyaları aracına yükleyip götürdükleri, sanık ..."ın suçun işlenmesine katkıda bulunduğunun anlaşılması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 143, 37/1, 116/4, 37/1, 151/1 ve 37/1. maddelerine uyduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, sonuç ceza değişmediğinden, işyeri dokunulmazlığının bozma suçunun birden fazla kişi ile birlikte işlenmiş olduğunun anlaşılması karşısında 5237 sayılı TCK"nın 119/1-c maddesinin uygulanmaması,, suça sürüklenen çocuk ... hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan yapılan uygulamada TCK"nın 50/1. maddesindeki adli para cezası veya seçenek yaptırımlardan birine çevirme müessesesinin uygulanabilirlik sınırları içerisine girilmiş ise de, TCK"nın 119/1-c maddesi ile uygulama yapılması halinde sonuç cezanın 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası olarak belirlenecek ve bu cezanın da kısa süreli olmaktan çıkacak olması, Ceza Genel Kurulu"nun 04.03.2008 tarih ve 2008/47-43 sayılı kararında da belirtildiği üzere; yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan hafif sonuç cezadan, ikinci kez mahkumiyetin sonuçlarını da kapsayacak şekilde yararlandırılmasını sağlayacak şekilde suça sürüklenen çocuğa daha önce bir kez tanınmış olan atıfet genişletilmek suretiyle hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açılmış ise de bu husus karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.01.2013 tarih ve 2012/1142 Esas, 2013/17 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nın 119. maddesi kapsamındaki nitelikli konut dokunulmazlığını bozma suçu, 5271 sayılı CMK"nın 253/1. fıkrası “b” bendinin 3. nolu alt bendi kapsamı dışında bulunduğundan; uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş,
    Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar ve suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1-Kasten işlemiş oldukları suçlardan, hapis cezalarıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak sanıklar ..., ... ve ..."ın, 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinin “a,b,c,d,e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum oldukları hapis cezalarından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    2-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 106. maddesinin 4. fıkrasına göre suça sürüklenen çocuk ... hakkında işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
    3-5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesi uyarınca birlikte işlenmiş suç nedeniyle mahkum edilmiş olan sanıklar ve suça sürüklenen çocuğun sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, ortak yargılama giderlerinden de paylarına düşen miktarda eşit olarak sorumlu tutulmaları gerektiğinin düşünülmemesi,  
    4-Suça sürüklenen çocuk ..."nun savunmasını yapmak üzere zorunlu müdafii görevlendirilmesi nedeniyle, müdafiiye ödenen avukatlık ücretinin, suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi suretiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye aykırı davranılması,
    Bozmayı gerektirmiş sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ... müdafiileri ile sanıklar ... ve ..."ın temyiz nedenleri ve kısmen tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanması ve yargılama giderlerine ilişkin bölümler çıkarılarak yerine "Kasten işlemiş oldukları suçlardan, hapis cezalarıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak sanıklar ..., ... ve ..."ın, 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinin “a,b,c,d,e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum oldukları hapis cezalarından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına", "Sanıklar ve suça sürüklenen çocuk ortak yapılan 178,16 TL yargılama giderinden, 44,5 TL’sı yargılama giderinin sanık ..., 44,5 TL’sı yargılama giderinin sanık ..., 44,5 TL’sı yargılama giderinin sanık ... ve 44,5 TL’sı yargılama giderinin suça sürüklenen çocuk ..."dan alınmasına" tümcelerinin eklenmesi, "Zorunlu müdafii giderinin" ve suça sürüklenen çocuk ... hakkında ""ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına"" ilişkin bölümlerin çıkarılması suretiyle, eleştiri dışında, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara