Esas No: 2021/21336
Karar No: 2022/4745
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/21336 Esas 2022/4745 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/21336 E. , 2022/4745 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Tekirdağ 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 02/03/2022 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; müvekkilinin alacağına karşılık davalı ...'den 10/11/2015 tanzim, 10/06/2016 vade tarihli, 95.000,00 TL bedelli bono teslim aldığını, borcun ödenmemesi üzerine davalı ... aleyhine Tekirdağ 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/16195 Esas dosyası ile icra takibine başlandığını, takibin kesinleştiğini, haciz işlemleri sonucunda borçlunun üzerine kayıtlı araç olmadığını, yapılan araştırma sonucu davalının tapu pasif sorgusunda 06/06/2016 tarihinden yani müvekkiline verdiği senedin vade tarihinden 4 gün önce dava konusu taşınmazı diğer davalı ...'e 100.000,00-TL bedelle, satış göstererek kaçırdığını, satış bedelinin piyasa rayicinin çok altında bir bedel olduğunu belirterek dava konusu taşınmaz ile ilgili tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; müvekkilinin halihazırda taşınmazın maliki olmadığını, davacıya ait alacağın gerçek bir alacak olmadığını, davaya konu taşınmazı müvekkilinin 300.000,00-TL ödeme yaparak satın aldığını, tapuda görünen satış bedelinin gerçeği yansıtmadığını, ödemelerin tamamının banka kayıtları ve yazılı belgeler ile sabit olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili; dava konusu taşınmazı emlakçı vasıtasıyla 385.000,00 TL satış bedeli üzerinden anlaşarak satın aldığını, müvekkilinin dava konusu edilen taşınmazı iyiniyetle satın alan 4. kişi durumunda olduğunu, müvekkilinin borçlu ... ile alacaklı arasındaki borç ilişkisini bilmediği gibi taşınmazın daha önceden borçlu ...'e ait olduğu, ...'e satılmış olduğunu da bilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, dahili davalı ... yönünden davanın vazgeçme nedeniyle reddine, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1180 ada, 9 parsel, 2 nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın borçlu davalı ... tarafından davalı ...'e muvazaalı olarak devredildiğinin tespit ve kabulü ile, davalı ... yönünden bedel-tazminat davasının kabulüne, üçüncü kişi davalı ...'in, iyi niyetli 4. kişi ...'a taşınmazı devir tarihi olan 10/05/2017 tarihi itibariyle keşif, bilirkişi raporu ile saptanan gerçek değeri olan 356.400,00 TL'nin Tekirdağ 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/16195 Esas sayılı takip dosyasındaki alacak miktarını geçmemek üzere (faiz ve eklentileri dahil) davalı ...'den tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, dahili davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddine, HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının harç ve vekalet ücreti bakımından düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İ.İ.K. 277 ve devamı maddelerine dayalı Tasarrufun İptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerektiği, bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da gözönünde tutulması gerektiği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun
280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda mahkemece; davalı 3.kişi ...'in eşi ... ile davalı borçlu ...'in bir süre ortaklık yapmaları, 3. kişi durumundaki şirketlerle ilişkilerinin bulunduğu ve evin bedelinin bu borçlar nedeniyle, ... ile ortaklık yapan ...'in eşi davalı ... tarafından bu ev alınarak borçların ödendiği, bakiye kısmın ...'e verildiği iddialarının muvazaa iddiasını kuvvetlendirdiği, bu durumda dava konusu taşınmazın borçlu davalı ... tarafından eski ortağı ...'in eşi ...'e yapılan devir işleminin muvazaalı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmişse de, varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dosya kapsamından, davalı 3.kişi ...’in dava dışı eşi ...’in ortağı olduğu ... Tarım Ürünleri ve Pazarlama ve Tic.Ltd.Şti. ile davalı borçlu ...’in arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu ticari ilişkileri kapsamında dava konusu taşınmaz üzerinde ... Tarım Ürünleri ve Pazarlama ve Tic.Ltd.Şti.’nin davalı ...’den olan 200.000,00 TL alacağı karşılığında 30/12/2015 tarihinde ipotek tesis edildiği,bu şirketin alacaklarının ödenmemesi üzerine de, ...’in ... A.Ş.’den 300.000,00 TL kredi kullanarak taşınmazı satın aldığı ve üzerindeki ipotek borçlarının kapatıldığı anlaşılmaktadır. Taşınmaz satışına ilişkin tasarruf iptal edilse dahi ... Tarım Ürünleri ve Pazarlama ve Tic.Ltd.Şti.lehine kurulmuş olan ipotek devam edecek olup, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonucunda da alacağını alabileceğinden, borçlunun muvafakati ile davalı 3.kişi ...’in eşine ait şirketin bu ipotek alacaklarına karşılık dava konusu taşınmazı devralması mutad ödeme şeklidir. Taşınmaz üzerindeki İpotek dikkate alındığında taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında önemli bir oransızlık da bulunmamaktadır.
Bu halde, davalılar arasındaki muvazaa olgusu ispatlanamadığından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ...'e verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'e geri verilmesine 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.