Esas No: 2021/10440
Karar No: 2022/5023
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10440 Esas 2022/5023 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10440 E. , 2022/5023 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı tarafın itirazının kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 28/10/2016 tarihinde davalı ... nezdinde ... poliçesi ile sigortalı olan araç ile davacının sürücüsü olduğu motorun çarpışmasına bağlı gerçekleşen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ıslah ile talebini toplamda 41.958,93-TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davanın kabulü ile sürekli ve geçici iş göremezlik için toplamda 41.858,93-TL'nin 06.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın kabulü ile davanın reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak alınan Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 25/10/2017 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti %5 olarak belirlenmiştir. Anılan bu rapor kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiştir. Ancak İtiraz Hakem Heyetince ara karar ile maluliyete ilişkin raporun başvuranın muayenesi ile icra edilmesi, heyette epilepsi konusunda uzman hekimin bulunması gerektiği ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümleri ile Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre ve ayrıca Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri nazara alınarak rapor düzenlemesi gerektiği başvurana bildirilmiştir.
Başvurucu tarafından Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 19/09/2018 tarihli raporda, davacının trafik kazasına bağlı oluşan ve kaza sonrası gelişen epidural kanama nedeni ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre %5 oranında özrünün bulunduğu belirlenmiştir.
İtiraz Hakem Heyetince alınan bu raporun ara karara uygun olmadığı, yönetmelik hükümlerine göre seçenekli olarak hazırlanmadığı, raporda başvuranın muayene edilip edilmediğinin yazılı olmadığı, sigorta şirketinin aldığı raporun tartışılmadığı, epilepsi konusunda uzman hekimin yer almadığı, illiyet bağının tartışılmadığı ve başhekim tasdikinin de olmadığını, bu sebeple başvurana 16/08/2018 tarihli ara karar ile yeniden aynı şartlar dahilinde maluliyet raporu alınmasının istenildiğini ancak davacı tarafından yeni maluliyet raporu için başvuruda bulunulduğunun dahi bildirilmediğini bu sebeple başvuranın maluliyetini kanıtlamadığından itirazın kabulü ile başvurunun reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde ara kararların tümü yer almamaktadır, bununla birlikte 10/11/2018 tarihli ara kararın son sayfasında, belirtilen şartları içerir bir rapor alınması için 15 günlük kesin süre verilmesine, başvuranının müracaatını belgelemesine aksi takdirde Hukuk Muhakemeleri kanunu ve Sigortacılık Kanununa göre gerekli kararın verileceğine, sair hususlarda 16/08/2018 tarihli ara kararın geçerli olmasına karar verilmiştir.
Başvurana ara kararın yerine getirilmemesi halinde sonucuna ilişkin kesin bir ihtarat yapılmaması ve ara karar ile doğru mevzuatın belirlenmesi yerine seçenekli rapor düzenlenmesinin istenilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacının kazadaki yaralanma ile maluliyet arasındaki illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalından içerisinde olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tanzim edilmiş maluliyet raporunu sunması için usulüne uygun süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 16/03/2022 gününde Başkan ...'nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
İtiraz Hakem Heyetince yargılama sırasında 16/08/2018 tarihli ara kararında taraf için yapılması gerekenler açıkça belirlenmiş ve kararında tartışılmış olup, verilen sürede arar karar gerekleri yerine getirilmediğinden verilen karar usule uygun olup sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.