Esas No: 2021/12685
Karar No: 2022/5419
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12685 Esas 2022/5419 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12685 E. , 2022/5419 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti'nce başvurunun kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 21/12/2020 tarih 2020/İHK-26065 sayılı itirazın reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacının yolcu olarak bulunduğu kamyonet ile davalı nezdinde ... poliçesi olan otomobilin karıştığı çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri tazminatı, 100,00 TL tedavi gideri ve 40.700,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 41.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile talebini 179.503,65 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; başvurunun kısmen kabulü ile 177.456,65 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 597,25 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 949,75 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 179.003,65 TL’nin 13/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tedavi gideri talebinin reddine karar verilmiştir. Anılan karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazının reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazlarına gelince:
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği,
01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir
Somut olayda Uyuşmazlık Hakem Heyetince hükme esas alınan Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 10/10/2019 tarihli raporunda; davacının post travmatik stres bozukluğu ve depresyon sebebiyle tüm vücut fonksiyon kaybı oranı % 20 olarak hesaplanmış, hakem heyetince bu rapor hükme esas alınarak talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili ise kaza ile davacının psikolojik rahatsızlığı arasında illiyet bağı olmadığını ve maluliyet raporunun yeterli olmadığını savunmaktadır. Davacının maluliyetinin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Bu nedenlerle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Kazanın meydana geldiği 28/06/2015 tarihi itibari ile “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik” yürürlükte olup, davacının maluliyetinin bu yönetmeliğe göre belirlenmesi gerekmektedir. Anılan rapor kaza tarihi itibariyle yürürlükte olmayan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre hazırlanmış olup, bu yönüyle de hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda, davacının psikolojik tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakları dosya arasına getirtildikten sonra muayenesi de yapılarak, aralarında psikiyatri uzmanının bulunduğu heyetten kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, rapor alınarak kazadan sonra oluştuğu belirtilen " post travmatik stres bozukluğu ve depresyon" nedeniyle davacıda kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı, psikolojik rahatsızlıkların kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, maluliyet oranına etki edip etmediği, belirtilen post travmatik stres bozukluğu ve depresyonun süreklilik arz edip etmediği ve sürekli değilse ne kadar süre devam edeceği tespit edilerek ve maluliyet oranının belirlenerek sonucuna göre davalı lehine oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Davalı taraf, davacının sigortalı araçta hatır için taşındığı savunmasında bulunarak bu sebeple tazminatta indirim yapılmasını talep etmiş; Hakem Heyeti tarafından, davalının hatır taşıması savunması hakkında değerlendirme yapılmamıştır.
Somut olayda; davacının davaya konu kamyonette yolcu olduğu, aynı araçta yolcu olarak bulunan davadışı Yasin Keçeci adlı kişinin kolluk ifadesinde sürücü Murat Ergen ile akraba oldukları, gezmek amacıyla yolculuk yaptıkları hususunun beyan edildiği, dosya arasında ceza dosyasının ve ceza dosyasında alınan taraf beyanlarının bulunmadığı, araç işleten ile davacının akraba veya arkadaş olup olmadığı, taraflar arasındaki bağlantının dosya kapsamından anlaşılamadığı, hakem heyetince taraflar arasındaki taşımada davacının da yararı bulunup bulunmadığı, ailevi ya da ahlaki bir sorumluluğun ifası için taşımanın yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan sebeplerle; ceza dosyası ve ceza dosyası kapsamında alınan taraf beyanları ile, davacı ve araç işleten ile araçtaki varsa diğer yolcuların nüfus kayıt örnekleri temin edilip davacının araç işleteni/sürücüsü ile olan yakınlık derecesinin saptanması; yakınlık
derecesi de gözetilerek taşımanın ailevi ya da ahlaki sorumluluğun ifası dışında bir nedenle yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi; yapılacak bu tespitlere göre tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılıp yapılmayacağının gerekçelendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
4- 5271 sayılı CMK'nın 253/17. bendinde; "Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. "CMK'nun 253/19. bendine göre ise "... Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır." hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.
Tüm bu nedenlerle davaya konu kazaya ilişkin soruşturma dosyasının (tüm uzlaşma tutanakları ile birlikte), ceza dosyası açılmış ise ceza dosyasının aslının veya eksiksiz onaylı örneklerinin celp edilerek, CMK’nın 253. maddesi uyarınca taraflar arasında uzlaşmanın sağlanıp sağlanmadığı hususunda değerlendirme yapılması gerekirken, hakem heyetince bu kapsamda araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
5- Somut olayda, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17. maddesi ve 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasına "(13) (Ek: RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.