Esas No: 2021/12332
Karar No: 2022/5980
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12332 Esas 2022/5980 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12332 E. , 2022/5980 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı ... vekili Av. ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/02/2020 tarihli dilekçe ile kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istenmesi üzerine Uyuşmazlık Hakemince yapılan inceleme sonucunda; başvurunun usulden reddine dair verilen kararın davacı vekilinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davacının itirazlarının kabulü ile uyuşmazlık hakem heyeti kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm oluşturulmak suretiyle başvurunun kısmen kabulüne dair verilen 26/10/2020 tarih ve 2020/İHK-22111 sayılı kararın taraf vekilleri tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR
Davacı vekili; 16/11/2019 tarihinde davalıya kasko sigortalı traktörün hasarlanması sonucu kazanın jandarmaya ve davalıya ihbar edildiğini, davalıya yapılan başvurunun reddedildiğini belirterek, 100.000,00 TL nin ihbar tarihi olan 16/11/2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davalının itirazı dikkate alınarak ara kararı ile ibraz edilmeyen delillerin sunulması için kesin süre verilmesine karşın sunulmadığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, başvurunun usulden reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince; kazanın aynı gün jandarma karakoluna bildirildiği, davalı tarafından düzenlenen hasar araştırma raporunda kazanın olayla uyumlu olduğu belirtilerek tazminat ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, riskin gerçekleştiği sabit olup bu riskin farklı şekillerde gerçekleştiği iddiasını davalının somut delillerle ispatlaması gerektiği, davalının yaptığı tahkikatın da davacı lehine olduğu, aracın hurdasının davacıda kaldığı, 29/07/2020 tarihinde eksik evrakın tamamlandığı, davalının genel şartlar 3.3.4.1 maddesi gereğince 45 gün sonra 13/09/2020 tarihinde temerrüde düştüğü gerekçesiyle; davacının itirazının kabulü ile Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak başvurunun kısmen kabulü ile 75.000,00 TL tazminatın 13/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
a) Poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret kanunu’nun 1427. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur.”
Kaza tarihinde yürürlükte olan Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.3.3.4.1. maddesi uyarınca, sigortacı hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi ve zararın eksper vasıtasıyla tespiti kararlaştırılmış ise eksper raporunun tesliminden itibaren en geç 10 işgünü içinde genel ve özel şartlar kapsamında gerekli incelemeleri tamamlamak ve ödemeye engel bir durumun bulunmaması halinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya ödemek zorundadır. Tazminat ödeme borcu her hâlde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra muaccel olur” düzenlemesini getirmiştir.
Somut olayda; davadan önce zararın tazmini için sigorta şirketine başvurulmuş ve 16/11/2019 tarihinde riziko davalıya ihbar edilmiş, davalı ... şirketinin davacıya hitaben 06/01/2020 tarihli yazı ile “16/11/2019 tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili yapılan inceleme ve araştırma sonucu elde edilen bilgi ve belgelere göre, hasar tazminat talebine ilişkin herhangi bir işlem yapılamayacağı” şeklinde cevap verilerek hasar talebi reddedilmiştir. Buna göre davalı ... şirketinin 01/01/2020 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca, sigortacının belgeleri inceleme ile hasarı belirlemesinden sonra ve en geç hasar ihbarından sonraki 45. günün sonunda tazminatı ödeme yükümlülüğü altında olduğu gözetilerek 01/01/2020 tarihinden itibaren faize hükmetmesi gerekirken, yanılgılı şekilde hakem heyetinin ara kararı uyarınca davacının tahkim dosyasına gönderdiği 29/07/2020 tarihinde eksik evrakın tamamlandığı tarihten 45 gün sonrasının temerrüt tarihi olarak belirlenmesi ve bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, kararın 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
b) Somut olayda; İtiraz Hakem Heyeti tarafından davacı lehine hesaplanan 10.550,00 TL nin 1/5’i oranında “2.110,00 TL” vekalet ücretine hükmedilmiş; ancak davacı lehine İtiraz Hakem Heyetince hükmedilen miktar, maktu ücretin altında kalmıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30.maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6. maddesi ile adı geçen Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 13. Fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17.maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyeti'nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde maktunun altında kalacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, kararın 6100 sayılı HMK'nın 370.maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2/a-b) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının (6.1) nolu bendinde yer alan “13/09/2020” ibaresinin çıkarılarak yerine “01/01/2020” ibaresinin yazılmasına ve hüküm fıkrasının (6.4) nolu bendinde yer alan “2.110,00 TL” rakamı çıkartılarak yerine “3.400,00 TL” rakamının yazılmasına ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 3.469,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 28/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.