Esas No: 2021/15359
Karar No: 2022/7542
Karar Tarihi: 20.04.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15359 Esas 2022/7542 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/15359 E. , 2022/7542 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat davasının Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılaması sonucunda; davacının davasının kabulüne dair verilen kararın davalı vekilinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince, davalı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/03/2021 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
K A R A R
Davacı vekili 15/09/2020 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 06/08/2019 tarihinde davacının yolcu olduğu araç ile davalıya sigortalı aracın karıştığı çift taraflı kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 3.767,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 1.233,00 TL rapor ücreti olamk üzere şimdilik toplam 5.000,00 TL tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava değerini 262.121,18 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davacının davasının kabulü ile 260.888,18 TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 1.233,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 262.121,18 TL’nin 21/07/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine davalı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne 169.322,76 TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 1.233,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 170.555,76 TL tazminatın 21/07/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyet kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, sürekli işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; hükme esas alınan 14/11/2020 tarihli raporda, hem PMF hem de TRH yaşam tablolarına göre seçenekli maddi tazminat hesaplaması yapılmış olmakla, davacının sürekli iş göremezlik tazminatının belirlenmesine yönelik alınan bu hesap raporunda PMF yaşam tablosu ve prograsif rant formülü esas alınarak davacının % 20 sürekli iş göremezliğine isabet eden zararın 260.888,18 TL olarak hesaplandığı ve Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince bu raporun hükme esas alındığı, davalının hesaplama yöntemine itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince, TRH yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz esas alınarak davacının % 20 oranındaki sürekli iş göremezliğine isabet eden zararın 169.322,76 TL olarak belirlendiği ve bu raporun bu kısmının hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından da karara esas kabul edilen aktüer bilirkişi raporunda; 01/06/2015 tarihli ... Genel Şartları dahilinde, TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre ve %1,8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesabı yapılmıştır. Tazminat hesaplamasında, yeni ZMSSGŞ ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi'nin 17/07/2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK'nun 90. maddesindeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir" bölümündeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ... Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, İtiraz Hakem Heyeti tarafından esas alınan rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde, 14/11/2020 tarihli raporun, PMF yaşam tablosu ve prograsif rant formülü gözetilerek hesaplama yapıldığı kısmının hükme esas alınması gerektiğini belirtmesi karşısında; davacının talebi gözetilerek PMF’ye göre, % 1,8 teknik faiz uygulanmadan ve bilinmeyen/işleyecek devre için bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması sonucu elde edilen tazminat hesaplamasının hükme esas alınması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 51. maddesinde, hâkimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; aynı kanunun 52. maddesinde ise zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Davalı taraf, davacının olay tarihinde 3 yaşında olduğunu ve arka koltukta çocuk koltuğunda seyahat etmesi gerekirken çocuk koltuğu olmadan seyahat ettiğini ve yaralandığını belirterek müterafik kusurlu olduğunu savunmuştur. İtiraz Hakem Heyetince, davacının emniyet kemeri takmadığının belirsiz olduğu ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği itirazının somut, kabul edilebilir delil ve belgelerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu yöndeki itirazın reddine karar verilmiştir.Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin sürücülerin ve yolcuların koruyucu tertibat kullanma mecburiyeti başlıklı 150. maddesinde “M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. Ancak, 135 cm’den uzun çocuklar çocuk bağlama sistemleri yerine ön koltukta oturmamak şartıyla diğer koltuklardaki emniyet kemerlerini kullanabilirler.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dosya içerisindeki belge ve bilgiler dikkate alındığında, davacının kaza tarihinde üç yaşında olduğu ve kazanın gerçekleştiği sırada arka koltukta olduğu dikkate alındığında, araç içerisinde yolculuk yaparken yönetmelik maddesinde açıklandığı üzere özel donanımlı tertibatla taşınması gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, İtiraz Hakem Heyetince müterafik kusura ilişkin değerlendirmenin yalnızca emniyet kemeri açısından yapılması doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
4-Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacak üçüncü kişiye intikal etmektedir. Bu andan itibaren üçüncü kişi, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazanmaktadır. Niteliği itibariyle alacağın temliki, alacaklının tasarruf işlemidir. Temlik, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabilir. Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklı borç ilişkisinde taraf olmaktan çıkar. Kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesi söz konusudur. Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğu devam eder. Temlik alan, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunur. Temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap eder. Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçer. Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olur.Somut olayda; davalı vekilinin ileri sürdüğü davacı küçük .....ve anne ......’ın 20/11/2019 tarihli İzmir ...... Noterliği’nin .... yevmiye numaralı Alacağın Devri sözleşmesi gereği ... A.Ş. ve Halk Sigorta A.Ş.‘den olan alacaklarının 10.000,00 TL‘lik kısmı yönünden alacaklarının.....isimli şahsa devredildiği iddiası araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
5-5271 sayılı CMK'nın 253/19. maddesinde "...uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır" hükmü yer almakta olup, anılan düzenleme gereği, uzlaşma raporu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı ortadan kalkar. Uzlaşma raporu, ilam mahiyetinde olacağından, aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.
Ceza dosyası istenerek uzlaşma olup olmadığı araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
6-Kabule göre; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5'i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, hükmün (2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (3) (4) (5) ve (6) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 20/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.