Esas No: 2021/25754
Karar No: 2022/7852
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/25754 Esas 2022/7852 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/25754 E. , 2022/7852 K.Özet:
Davalı borçlu, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kendisi hakkında açılan tasarrufun iptali davasında cevap dilekçesi sunmamıştır. İlk Derece Mahkemesi, taşınmazı borç yüküyle beraber davalı üçüncü şahıs tarafından gerçek bir satışla alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, taşınmazın rayiç değeri ile takiyadatların dikkate alınarak ivaz oranının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek başvuruyu kabul etmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek yerel mahkeme kararı bozulmuş ve dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilerek esastan karar vermesi istenmiştir. Kanun maddeleri ise İİK'nun 277-280 maddeleri ile İİK.md.281'tir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 25/05/2022 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip yaptıklarını takibin semeresiz kaldığını, dava konusu taşınmazını düşük bedel ile davalı ...’e devrettiğini belirterek, davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., taşınmazı üzerindeki ipotek ve hacizlerle aldığını, borçlunun hacizleri kaldıracağını söylediğini, davacının haczinin süresinde satış istemediğinden düştüğünü, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk Derece Mahkemesince, davalı tanıklarının beyanları ve davalı tarafından sunulan ödeme belgeleri ile taşınmazın rayiç değeri karşılaştırıldığında satışın gerçek bir satış olduğu, alacaklının haczi de dahil olmak üzere üzerindeki tüm borç yükü ile birlikte davalının bu taşınmazı satın aldığı ve borçların bir çoğunu ödediği veya ödemekte olduğu, davalının borçlu ile anlaşarak kötü niyetle hareket edip alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla hareket etmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, bedeller arasında mislini aşar şekilde fark bulunmadığı, satış sırasında taşınmaz üzerinde ipotekler bulunduğu, bu ipoteklerle birlikte taşınmazın satın alındığı, bu üç ipotekten ikisinin bakiye borcunun, satın almadan sonra davalı 3. kişi ... tarafından ödendiği, dolayısıyla, İİK'nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali nedenlerinin oluşmadığı, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; hüküm, yine davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak yapılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25/11/1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz 22/04/2016 tarihinde davalı ... tarafından tapuda 30.000,00 TL bedel ile satın alınmıştır. Üzerinde Urla Tarım Kredi Kooperatifinin, Denizbank, Sultan Sezen Yurt ve davacının haczi bulunmaktadır. Mahkemece, bu takiyadatların miktarları olarak Denizbank’ın 07/06/2021 tarihli müzekkere cevabında belirttiği (ödenen kredi miktarı olarak belirtilen) 650.000,00 TL esas alınmıştır. Bilirkişi taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerini 1.650.786,00 TL olarak belirlemiştir. Karara esas alınan bilirkişi raporunda tasarruf tarihi 22/04/2016 olduğu halde 20/10/2016 dava tarihi 05/12/2016 olmasına rağmen 18/10/2018 olarak açıklanmıştır.
Şu halde, bilirkişiden 22/04/2016 itibari ile taşınmazın rayiç değeri tesbit ettirlerek, Denizbank'ın 24/06/2016 tarihli cevabında kredi borcu olarak 309.678,51 TL bildirimde bulunulduğu da dikkate alınarak anılan banka’nın 22/04/2016 tarihi itibari ile kredi borcunun ne olduğunun açıklığa kavuşturulmasından sonra ivazlar arasında öremli oransızlık olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir iken Derece Mahkemelerince, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, HMK 373/1 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.