Esas No: 2021/23653
Karar No: 2022/7880
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/23653 Esas 2022/7880 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/23653 E. , 2022/7880 K.Özet:
Noterlik Bilgi Sisteminde yaşanan sorunlar nedeniyle basında \"Noterlik Bilgi Sistemi Çöktü\" şeklinde haberler çıkmıştır. Bu haberler sonrasında Türkiye Noterler Birliği Başkanı olan davacının basına yaptığı açıklamayı, davalı noterin sosyal medyada yaptığı paylaşım eleştirmiştir. Davacı, davalının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle manevi tazminat istemiş, mahkeme manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, Yargıtay Dairesi bu kararı bozarak davayı tümden reddetmiştir. Kararda, ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlamayacağı ancak ceza mahkemesi tarafından belirlenen maddi olayın hukuk mahkemesini bağlayıcı olduğu belirtilmiştir. Buna göre, davacının manevi tazminat istemi reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-a Maddesi
- 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. Maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Av. ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/01/2014 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat, saldırının kınanması ve hüküm özetinin yayınlanmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, diğer taleplerin reddine dair verilen 14/07/2021 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; Türkiye Noterler Birliği başkanı olan davacının, 01/01/2014 tarihinden itibaren ülke çapında uygulanmaya başlayan NSB’nde (noterlik bilgi sistemi) sorunlar yaşanması nedeniyle yazılı ve görsel basında “noterlik bilgi sistemi çöktü” şeklinde haberler çıkması üzerine aynı gün basına açıklama yaptığını, Kahramanmaraş .... Noteri olan davalının noterlerin üye olduğu facebook grubunda 03/01/2014 tarihinde davacıyı hedef alarak yazdığı yazı içeriğinde yer alan “yalancı başkan, yalancıya yalancı” şeklindeki ifadelerle hakaret ederek noterlik camiası önünde kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu, davacının ismi açıkça belirtilmemişse de matufiyet bulunduğunu belirterek, uğradığı manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacının noterlik bilgi sisteminin devreye alındığı gün çıkan sorunun aynı gün giderilerek çalışmaya devam ettiği ve sitenin çökmesi nedeniyle noterlerdeki tüm işlemlerin durmasının söz konusu olmadığına yönelik açıklamasının gerçek dışı olduğunu, sistemin Türkiye Noterler Birliği Yönetim Kurulunun 17/01/2014 tarihli basın açıklamasında da yazılı olduğu üzere 03/01/2014 günü saat 11.00 den itibaren normal çalışır hale geldiğini, bu olayın tüm noterler gibi davalıyı da mağdur ederek vatandaşlarla karşı karşıya bıraktığını, yine basın açıklamasındaki tüm noterliklerde pilot uygulama olarak kullanıldığına yönelik ifadenin de gerçeği yansıtmadığını, davalının yaptığı paylaşımın basın açıklamasına yönelik bir eleştiriden ibaret olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, saldırının kınanması ve hüküm özetinin yayınlanması istemlerinin reddine dair verilen ilk kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11/01/2016 tarihli ve 2015/1546 esas, 2016/150 karar sayılı ilamında; “dava konusu eylem nedeniyle davalının yargılandığı kamu davasının kesinleşmesinin beklenilmesi ve sonucuna göre diğer tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi” gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
../...
-2-
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacıya yönelik olarak kullanılan “yalancı başkandan” ve “yalancıya yalancı demek” şeklindeki ifadelerin eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, davalı hakkında açılan ceza davasında her ne kadar beraat kararı verilmiş olsa da bu ifadelerin kaba söz ve incitici davranış boyutunda olup davacının üzülmesine ve kişilik haklarının zedelenmesine sebebiyet vereceği gerekçesiyle; manevi tazminat isteminin bir bölümünün kabulüne, saldırının kınanması ve hüküm özetinin yayınlanması istemlerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın giderilmesi, saldırının kınanması ve hüküm özetinin yayınlanması istemlerine ilişkindir.
Dosya kapsamından; davaya konu ifadeler nedeniyle davalı hakkında Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1724 esas sayılı dosyası ile “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan açılan ceza davası neticesinde, eylemin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca davalının beraatine karar verilmiş; katılan/davacının temyizi üzerine karar Yargıtay 4. Ceza Dairesince onanarak kesinleşmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09/04/2014 tarihli 2013/4-1008 esas, 2014/490 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda 6098 sayılı TBK nun 74. maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı Kanun’un "I. Ceza hukuku ile ilişkisinde” başlıklı 74. maddesinde: "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimi bağlamaz” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme nedeniyle ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmadığı kabul edilmektedir. Ancak, öğretide ve Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği “maddi olaylarla” ve özellikle "fiilin hukuka aykırılığı" konusuyla hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Yani, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilmektedir. (HGK'nun 10/01/1975 gün ve 1971/406 esas, 1975/1 karar.; HGK'nun 23/01/1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar; HGK'nun 27/04/2011 gün ve 2011/17-50 esas, 2011/231 karar sayılı ilamları)
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK.'nun 11/10/1989 gün ve 1989/11-373 esas, 472 karar.; HGK'nun 27/04/2011 gün ve 2011/17-50 esas, 2011/231 karar sayılı ilamları). Bu durumda; ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hâkimini bağlayacağı, bir başka deyişle ceza mahkemesinin “eylemin suç olmadığına” dayanan beraat kararının hukuk hâkimini bağlayıcı olduğu açıktır.
../...
-3-
Esasen noter olan davalının eldeki davaya konu paylaşımı bir bütün olarak ele alındığında da, sadece noterlerin yer aldığı sosyal platformda Noterler Birliği Başkanı olan davacının NBS sisteminin devreye sokulduğu tarihte yaptığı basın açıklamasında yer alan ifadelerin gerçeği yansıtmadığını işaret etmeye yönelik olduğu, davacı tarafından davaya konu edilen ifadelerin eleştiri sınırlarını aşan küçültücü ve hakaret niteliğinde sözler olmadığı, rahatsız edici, nezaket kuralları dışında kaba söz olarak değerlendirilebileceği ve manevi tazminatı gerektirmeyeceği anlaşılmakta olup, davalının tazminat ile sorumlu tutulması yerinde görülmemiştir.
Şu halde; mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 30/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.