Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/25531 Esas 2022/9049 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/25531
Karar No: 2022/9049
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/25531 Esas 2022/9049 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, bir tazminat davasında verilen ilk kararın kısmen kabul edilmesine ve buna yapılan temyiz başvurularının reddedilmesine karar verdi. Ancak, bozma ilamında belirtilen hesaplama yöntemi doğrultusunda, davacının müterafik kusuru da hesaba katılarak hesaplanması gereken tazminat miktarının, uygun bir indirimle belirlenmediği için kararın davalı yararına bozulması gerektiği kararı verildi. Mahkeme ayrıca, manevi tazminat isteminin de kısmen kabul edilmesinin hatalı olduğunu belirtti ve kararın bu nedenle de bozulmasına hükmetti. Kanun maddeleri olarak, HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09/05/1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri ve usulî kazanılmış hak prensibi gösterildi.
4. Hukuk Dairesi         2021/25531 E.  ,  2022/9049 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; terditli olarak hesaplama yapılan bilirkişi raporunda ilk olarak dava konusu araçların el koyma tarihi olan 27/08/1999 tarihi ile iade tarihi olan 25/03/2002 tarihleri arasındaki kazanç kaybının dosya kapsamına uygun olarak 86.976,50 TL olarak hesaplandığı, ikinci hesaplamada ise, araçların muhafaza altında kaldıkları süredeki kazanç kaybının, dava tarihindeki veriler esas alınarak hesaplandığı, mahkemece, dosya içeriğine ve somut olaya uygun olan ilk hesap sonucu yerine, dosya içeriğine ve hesaplama yöntemlerine uygun olmayan ve bilirkişi tarafından alternatif olarak sunulan 278.400,00 TL zarar olduğunu belirten ikinci hesabın hükme esas alınmasının doğru olmadığına ve davaya konu olay nedeniyle yapılan ceza yargılamasının aşamaları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; elli beş sanıklı ceza dosyasında, sanıklar hakkında teşekkül halinde gümrük kaçakçılığı, toplu kaçakçılık ve mühür fekki suçlamalarıyla kamu davası açılması, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında şirket yetkilileri ve araç sürücülerinin beyanları ve olayın gelişimi dikkate alınarak, oluşan şüpheli duruma istinaden mevzuat gereği araçlara el konulduğuna göre, zararın oluşmasında davacının müterafik (bölüşük) kusuru bulunduğundan hesaplanan tazminattan indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; ilk hesaplama sonucuna göre belirlenen 86.976,50 TL maddi tazminat ve 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Usulî kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09/05/1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay'ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca ve bozma kapsamına uygun şekilde işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
    Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10/02/1998 tarih, 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
    Somut olayda; mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozmanın gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; bozma ilamında açıkça oluşan şüpheli duruma istinaden mevzuat gereği araçlara el konulduğuna göre, zararın oluşmasında davacının müterafik (bölüşük) kusuru da gözetilerek hesaplanan maddi tazminattan uygun miktarda tazminat indirimi yapılması gerektiğine değinildiği halde bu husus gözetilmeden hesaplanan tazminatın aynen kabulü davalının kazanılmış hakkının ihlali sonucunu doğuracağından usul ve yasaya uygun düşmemiş bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    3- Mahkemece davacının manevi tazminat isteminin reddine dair verilen ilk karar bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilmesine rağmen, davalının kazanılmış hakkını da ihlal eder nitelikte ve aleyhine olacak şekilde, manevi tazminat isteminin de kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum da kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 26,30 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara