Esas No: 2021/15503
Karar No: 2022/9391
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15503 Esas 2022/9391 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/15503 E. , 2022/9391 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulüne dair karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 01/01/2021 tarih ve 2021/İHK-83 sayılı tarafların itirazının kısmen kabulüne dair kararın süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 08/07/2019 tarihinde, müvekkilinin yolcu olduğu davalıya sigortalı aracın yaptığı kaza neticesinde davacının malul kaldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 78.069,85TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; başvuru şartının yerine getirilmediğini bu nedenle usulden red kararı verilmesi gerektiğini, maluliyet raporunu kabul etmediklerini, hatır taşıması ve müterafık kusur indirimi yapılmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komiyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulü ile 73.069,85 TL tazminatın 23/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvurana ödenmesine karar verilmiş hükme karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince başvurunun kısmen kabulü ile 53.024,73 TL tazminatın 23/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvurana ödenmesine karar verilerek davalı vekilinin itirazı kısmen kabul edilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa'dan alınan 1931 tarihli "PMF" cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi'nin çalışmalarıyla "TRH 2010" adı verilen "Ulusal Mortalite Tablosu" hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu'na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.Eldeki davada; davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan 09/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda, THR 2010 ve 1,8 teknik faiz ile PMF 1931 ve progressif rant usulü ile seçenekli hesaplama yapılmış, Uyuşmazlık Hakem Heyetince PMF 1931 mortalite toblosu, %0 teknik faiz kullanılarak yapılan hesaplama yöntemi kabul edilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından THR 2010 ve 1,8 teknik faiz usulüne göre yapılan hesaplama sonucu bulunan zarar hükme esas alınmıştır.
İtiraz Hakem Heyetinde hükme esas alınan tazminat raporunda, yeni ZMSSGŞ ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi'nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK'nun 90. maddesindeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir" bölümündeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ... Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, İHH tarafından esas alınan rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacının talebi dikkate alınarak PMF 1931 tablosuna göre bakiye ömrün belirlenmesi ve %1.8 teknik faiz uygulanmadan, progressif rant usulüne göre belirlenen tutara hükmedilmesi gerekirken TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz esasına göre belirlenen tutar esas alınarak hüküm tesisi doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı vekilinin Temyizlerine gelince;
İş göremezlik zararının hesabında, davacının gelirinin doğru biçimde belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve pasif devrede zararın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Hükme esas alınan 09/11/2020 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda; davacının asgari ücret düzeyinde gelir elde edileceği varsayılarak hesaplama yapılmış olup, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Ancak; uyuşmazlığa konu trafik kazası, 08/07/2019 tarihinde meydana gelmiş olup davacının kaza tarihine 6.67 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan THR 2010 tablosu esas alınarak hazırlanan aktüerya bilirkişi raporunda; kaza tarihinde 6.67 yaşında olan davacı için, kaza tarihinden çalışmaya başlayacağı tarihe kadar kadar olan sürede AGİ dahil edilmemiş asgari ücret düzeyinde gelir elde edebileceği varsayılarak efor tazminatı hesabı yapılması gerektiği dikkate alınmadan davacının kaza tarihinden pasif dönem başlangıcına kadar AGİ dahil asgari ücretin neti kadar gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Söz konusu zararın hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı davacı küçüğün uğradığı zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır.
Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince, davacının kaza tarihinden çalışmaya başlayacağı tarihe kadar kadar olan sürede AGİ dahil edilmemiş asgari ücret düzeyinde gelir elde edebileceği kabul edilerek tazminat hesabının yapılması için, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4- Somut olayda, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davacı için 53.024,73 TL tazminatın davalıdan tahsiline ve kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına toplam 7.693,21 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17 md. ve 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasına "(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi,ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte gösterilen nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarınn REDDİNE ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 23/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.