Esas No: 2022/1587
Karar No: 2022/12813
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/1587 Esas 2022/12813 Karar Sayılı İlamı
2. Ceza Dairesi 2022/1587 E. , 2022/12813 K."İçtihat Metni"
Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ...'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 491/4, 493/1 (3 kez), 522 (İki kez), 523, 71 ve 72. maddeleri gereğince 6 sene 18 ay hapis cezası ile cezalandırmasına dair Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/1991 tarihli ve 1990/244 esas, 1991/266 sayılı kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddeleri uyarınca Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan uyarlama yargılaması talebinin kabulü üzerine yapılan yargılama neticesinde, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 141, 142/1-b (2 kez) ve 145. maddeleri gereğince 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/11/2005 tarihli ve 1990/244 esas, 1991/266 sayılı ek karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 22/12/2021 gün ve 8511/2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/01/2022 gün ve 2021/161511 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/11/2005 tarihli uyarlama kararından sonra, adı geçen sanık hakkında verilen şartla tahliyenin geri alınması kararı nedeniyle yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun uyarınca tekrar uyarlama yapılması talep edilmesi üzerine, eski hükmün sanığın daha lehine olduğundan bahisle karar tesisine yer olmadığına dair İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/10/2012 tarihli ve 1990/244 esas, 1991/266 sayılı ek kararın hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ile Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 18/11/2005 tarihli ve 2005/2691-3395 sayılı ve Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13/10/2005 tarihli ve 2005/10431-12718 sayılı ilâmlarına nazaran, sonraki kanunun unsurlarının veya özel hâllerinin değişmesi, cezanın teşdiden tayini nedeni sayılacak olguların tartışılması, alt ve üst sınırlar arasında bir oran belirlenmesi ya da artırım veya indirim sebeplerinin değerlendirilmesi, cezanın paraya veya tedbire çevrilmesi veya ertelenmesi hususunda mahkemece takdir hakkının kullanılması ve böylece bireyselleştirme yapılmasının zorunlu olduğu hâllerde, duruşma açılmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekeceği gözetilmeden, sanık haberdar edilmeksizin duruşma açılmayarak sanığın savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Mahkemece sanığa isnat olunan eylemin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 493/1. maddesi kapsamında kaldığı kabul edilerek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerinin daha lehe olduğundan bahisle hüküm kurulmuş ise de, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23/01/2006 tarihli ve 2005/16216 esas, 2006/124 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 493/1. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, eylemin hırsızlık fiili yanında 5237 sayılı Kanun'un 116. maddesine uyan konut dokunulmazlığını bozma ve aynı Kanun’un 151/1. maddesine uyan mala zarar verme suçlarını da oluşturacağının gözetilmemesinde,
3- 5237 sayılı Kanun'un 145. maddesindeki “Malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı Kanun'un 522. maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlanmak dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığı”nın 5237 sayılı Kanun'a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar (Örneğin; bir kaç meyve veya ekmek, yiyecek; bir- iki defter, kalem sigara bira ve benzeri) değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
4- 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'da cezaların toplanması sistemine yer verilmeyip 5275 sayılı Kanun’un 99. maddesine göre infaz aşamasında değerlendirilmesi olanağı bulunduğu halde, anılan sanık hakkında verilen sonuç cezaların içtima olunarak (toplanarak) hüküm kurulmasına kanuni olanak bulunmadığı gözetilmeden, cezaların içtima olunması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/11/2005 tarihli uyarlama kararından sonra, hükümlü ... hakkında verilen şartla tahliyenin geri alınması kararı nedeniyle yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın uyarınca tekrar uyarlama yapılmasına yönelik talep üzerine, eski hükmün sanığın daha lehine olduğundan bahisle karar tesisine yer olmadığına dair İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/10/2012 tarihli ve 1990/244 Esas - 1991/266 Karar sayılı ek kararın hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede,
Hükümlü ...’ın, suç ortağı olan kanun yararına bozma dışı yaşı küçük sanık... ile birlikte müşteki ...’in evine, 25/12/1989 tarihinde gündüz vakti sağlam ve muhkem olan evin giriş kapısını kırarak girip evde bulunan bir adet TV, bir adet kelepçe ve bir adet yedek tabanca şarjörünü çaldıkları, ardından hükümlü ...’ın 1990 yılı Ocak ayı başlarında gündüz vakti müşteki ...’nin evine,...., ile birlikte evin giriş kapısını yanlarında taşıdıkları keski demiriyle zorlayıp açarak girip evde bulunan bir adet TV, iki adet pantolon ve bir adet kazağı çaldıkları; sonrasında 07/01/1990 tarihinde gündüz vakti müşteki ...’ın evine, hükümlü ...’ın yine... ile birlikte sağlam ve muhkem olan evin giriş kapısını kırarak girip evde bulunan bir adet radyolu teyp, iki adet halı ve bir adet çantayı çaldıkları ve son olarak da 09/01/1990 tarihinde hükümlü ...’ın... ile birlikte müşteki ...’ın evine, gündüz vakti sağlam ve muhkem olan evin giriş kapısını kırarak girip evde bulunan bir adet video, bir adet teyp ile çeşitli ziynet eşyasını çaldıkları; bu olaylar sebebiyle açılan davada yapılan yargılama neticesinde Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesince 25/04/1991 tarihli ve 1990/244 E., 1991/266 K. sayılı karar ile ... hakkında müşteki ...’ye yönelik hırsızlık eylemi nedeniyle 765 sayılı TCK’nın 491/4. maddesi gereğince 1 yıl; müşteki ...’a yönelik hırsızlık eylemi nedeniyle 765 sayılı TCK’nın 493/1 ve 522(pek hafif). maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay; müşteki ...’a yönelik hırsızlık eylemi nedeniyle 765 sayılı TCK’nın 493/1 ve 522(pek fahiş). maddeleri gereğince 3 yıl 6 ay ve müşteki ...’e yönelik hırsızlık eylemi nedeniyle 765 sayılı TCK’nın 493/1 ve 522 (pek hafif) maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis cezalarına hükmolunduğu ve bu kararın kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun hükümleri yönünden değerlendirme yapılması talebi üzerine mahkemece dosyanın ele alınıp, uyarlama yapılarak 14/11/2005 tarihli ek kararla 5237 sayılı TCK’nın lehe olduğu belirtilerek hükümlü ... hakkında müşteki ...’ye yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesi uyarınca 1 yıl hapis, müşteki ...’a yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 145. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis, müşteki ...’a yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, maddesi uyarınca 2 yıl hapis, müşteki ...’e yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 145. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası verildikten sonra bu cezalar toplanarak hükümlünün neticeten 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu ek kararın da kesinleştiği anlaşılmakla;
1- 5252 sayılı Kanun’un 9/1. maddesi, 01/06/2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 27/12/2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK’nın 493. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının farklı olması nedeniyle, hükümlü ...’ın müştekilerin evlerinden gerçekleştirdiği eylemlerin, 5237 TCK’daki hırsızlık suçunun yanı sıra aynı Kanun’un 116/1 ve 119/1-c maddelerine uyan konut dokunulmazlığının ihlali ve suç tarihi itibariyle soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulunan mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu, müştekilerin şikayetlerinden vazgeçip vazgeçmedikleri saptanarak vazgeçtikleri durumlarda mala zarar verme suçundan mahkumiyete karar verilemeyeceği gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 7. ve 5252 sayılı Kanun’un 9. maddeleri dikkate alınmak suretiyle, eylemlere uyan ve suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 765 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin olaylara ayrı ayrı uygulanması, her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile denetime olanak vermeyecek şekilde dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu hükümlü hakkında yalnızca hırsızlık suçları yönünden değerlendirme yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesindeki “Malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesindeki “Hafif” ve “Pek hafif” ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “Değerin azlığı”nın 5237 sayılı TCK’ya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, buna göre hükümlünün anılan eylemlerinde 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanma koşulları oluşmadığı halde müştekiler ... ve ...’e yönelik hırsızlık eylemleri nedeniyle hüküm kurulurken çalınan eşyanın değerinin hafif olduğu belirtilerek hükümlü hakkında tayin olunan cezalardan yarı oranında indirim yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi,
4- 5237 sayılı TCK’da cezaların toplanması sistemine yer verilmeyip, 5275 sayılı Kanun’un 99. maddesine göre infaz aşamasında değerlendirilmesi olanağı bulunduğu halde, hükümlü ... hakkında verilen sonuç cezaların içtima olunarak (Toplanarak) hüküm kurulmasına yasal olanak bulunmadığı gözetilmeden hükümlü hakkında verilen cezaların içtima olunması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (FATİH) 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 14/11/2005 tarihli ve 1990/244 E., 1991/266 K. sayılı ek kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 20/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.