Esas No: 2021/14115
Karar No: 2022/9666
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/14115 Esas 2022/9666 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/14115 E. , 2022/9666 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı tarafın itirazının kabulüne, uyuşmazlık hakem heyeti kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; 10/11/2015 tarihinde müvekkilinin imam nikahlı eşi olan desteğin sürücüsü olduğu motosiklet ile zorunlu trafik sigortası olmayan motosiklet arasında gerçekleşen çift taraflı trafik kazasında desteğin vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah ile talebini 138.749,79 TL’ ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davanın kabulü ile 138.749,79 TL destek tazminatının 30/05/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İtiraz Hakem Heyetince; davalı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiş; davalının temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/04/2017 tarihli 2017/2200 Esas ve 2017/4492 Karar sayılı ilamı ile istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından 2017/703 Esas 2018/319 sayılı kararı ile dava konusu olayda kusur oranlarının belirlenmesi ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Genel Şartları uyarınca aktüerya bilirkişinden yeniden rapor alınması gerektiği gerekçesi ile HMK.353/1-a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar verilmiş; İtiraz hakem heyeti, kararının kaldırılması üzerine yeniden alınan kusur ve aktüerya bilirkişi raporu doğrultusunda 83.350,21 TL destekten yoksun kalma tazminatının 09/05/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermiş; davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından 2018/2747 Esas 2018/1599 sayılı kararı ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 19/06/2020 tarih, 2019/4-2019/1 sayılı kararı ile 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi ile kurulan sigorta tahkim komisyonu itiraz hakem heyetinin bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı 20/07/2016 tarihinden sonra itiraz üzerine verilen kararlarının temyiz kanun yoluna tabi olduğu kararlaştırıldığından, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin 20/12/2018 tarihli 2018/2747 Esas 2018/1599 sayılı kararının kaldırılarak davalı vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik istinaf isteminin temyiz istemi olarak incelenmesi gerekmiştir.
2- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyet kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Dava, imam nikahlı eşin destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu'nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda; motosiklette sürücü konumunda olan davacının destek eşinin kaza tespit tutanağına göre kask durumunun belirsiz olduğu, beyin kanaması ve uzun süreli tedaviye bağlı solunum dolaşım yetmezliği nedeniyle vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davacının desteğinin kafa bölgesine aldığı darbe nedeniyle vefat ettiği anlaşılmakla Dairemiz yerleşik uygulamalarına göre hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, indirim yapılmamış olması doğru görülmemiştir.
4- Tarafların hayatlarını ömür boyu birleştirme niyetiyle gerçekleştirdikleri hukuki nitelikli evlilik sözleşmesi olmaksızın evlenme vaadiyle yaşadıkları birliktelik evlilik dışı birliktelik olarak adlandırılmaktadır. Evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin, desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, desteğin evinde yaşamını sürdüremeyeceği hususunun kabulü gerekmektedir. Nikahsız eşin, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olmakla, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi bakiye ömrün sonuna kadar devam etmesi ihtimalinin zayıf olması varsayımının göz önünde tutulması gerekmektedir.
Şu halde, İtiraz Hakem Heyetince, yukarıdaki açıklamalar ışığında Türk Borçlar Kanununun 51-52. maddeleri gereğince belirlenen tazminattan, hak ve adalete uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre, Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete'de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinde "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından 2018/2747 Esas 2018/1599 sayılı ilamının kaldırılmasına (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.