Esas No: 2022/1932
Karar No: 2022/9616
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/1932 Esas 2022/9616 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2022/1932 E. , 2022/9616 K.Özet:
Mahkeme, bir basın yayınındaki sözlerin ve ifadelerin, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı ve eleştiri mahiyetinde olduğunu belirterek basın özgürlüğü kapsamında olduğunu ve davacıya yönelik kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğini kararlaştırdı. Bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin reddine hükmedildi. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: Anayasanın 28. maddesi, 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddeleri, Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Dairemizin 02/06/2021 gün 2021/820 Esas-2021/2299 Karar sayılı ilamında; “Dava, basın ve internet yayını yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Tüm bu açıklamalar ışığında davaya konu yayınlarda geçen söz ve ifadeler bütün halinde değerlendirildiğinde, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacıya yönelik eleştiri mahiyetinde olup basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın tümden reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davaya konu yayınlarda geçen söz ve ifadelerde özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacıya yönelik eleştiri mahiyetinde olup basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenemeyecek olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 21,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 29/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.