Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/2419 Esas 2022/10237 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2419
Karar No: 2022/10237
Karar Tarihi: 14.09.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/2419 Esas 2022/10237 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali davasıdır. Davacı, müvekkilinin davalı borçlu ...’dan alacaklı olduğunu ve borçlunun mal kaçırma kastı ile (satış) yaptığı tasarrufunun iptalini talep etmiştir. Mahkeme, davalıların yaptığı ödemelerin gerçek bir satış olduğuna delalet ettiği için davanın reddine karar vermiştir. Ancak takip dayanağı olan icra takibinin kesinleştiği anlaşılmış ancak dosyadan kesin aciz vesikası alınmadığı gibi, haciz tutanağı da bulunmamıştır. Mahkemece, dava şartı olan davalı borçlunun aciz halinde olup olmadığı araştırılmaksızın davalı borçlunun aciz halinde kabulüne karar verilerek esasa girilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, süresi içinde dosyaya sunulan vekaletnamenin süreli olmasına rağmen, mahkeme kararının çıktığı tarih itibariyle vekaletnamenin geçerli olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: İcra ve İflas Kanunu'nun 277, 278, 279 ve 280. maddeleri.
4. Hukuk Dairesi         2022/2419 E.  ,  2022/10237 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki İİK madde 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı ...’dan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine ... 16. İcra Müdürlüğü’nün 2010/10521 sayılı dosya ile takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı borçlunun adına kayıtlı ... 1308 ada, 4 parselde kain taşınmazın diğer davalı ...’a ondan da diğer davalıya devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek, mal kaçırma kastı ile yapılan tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyanın incelenmesinde; gerekçeli kararın davada süreli vekaletnamesi bulunan ancak gerekçeli karar tarihinde geçerli bir vekaletnamesi olmayan davacı vekili Av. ...’a tebliğ edildiği, dosyaya vekaletname ibraz eden Av. ...’in söz konusu gerekçeli kararın tebliğine ilişkin itirazda bulunduğu, mahkemece de 05/01/2017 tarihli ek karar verildiği, söz konusu ek kararda davacı adına talepte bulunan Av. ...’in vekaletnamesinin de süreli olmasına, ek karar evrakının düzenlenme tarihinde de vekaletnamesinin süresinin dolmasına göre talebin reddine karar verilmişse de; davacı vekili Av. ...’in gerekçeli kararın tebliğ tarihinde yetkili avukat olduğunun anlaşılmasına ve ek karar tarihinden önce düzenlenmiş 27/12/2016 tarihli vekaletnamenin de dosyaya ibraz edilmiş olmasına göre 05/01/2017 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.
    2-Dava İİK 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali davası istemine ilişkindir.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

    Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda; mahkemece davalı ... ve davalı ...’ın davalı borçlu ...’ın durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun ispat edilememesine, davalıların yaptığı ödemelerin de gerçek bir satış olduğuna delalet etmesine göre davanın reddine karar verilmişse de takip dayanağının, 05/05/2009 tarihli kredi genel sözleşmesi olduğu, kredi borcunun geri ödenmemesi sebebi ile davalı borçlu aleyhine ... 16.İcra Müdürlüğü’nün 2010/10521 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmış ancak dosyadan kesin aciz vesikası alınmadığı gibi, İİK 105 kapsamında düzenlenmiş geçici aciz vesikası niteliğinde haciz tutanağının da bulunmadığı görülmüştür. Mahkemece dava şartı olan davalı borçlunun aciz halinde olup olmadığı, dosyaya ibraz edilmiş İİK 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde haciz tutanağı ibraz edilip edilmediği araştırılmaksızın davalı borçlunun aciz halinde kabulüne karar verilerek esasa girilmesi doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de dava konusu gayrımenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değeri bilirkişi raporu ile belirlenmeksizin karar verilmesi de hatalıdır.
    3-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ek kararın kaldırılmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara