Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/4081 Esas 2022/14436 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/4081
Karar No: 2022/14436
Karar Tarihi: 12.09.2022

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/4081 Esas 2022/14436 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2022/4081 E.  ,  2022/14436 K.

    "İçtihat Metni"

    Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-b, 143 ve 62/1. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair KAYSERİ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2017 tarihli ve 2017/70 esas, 2017/623 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 10/03/2022 gün ve 94660652-105-38-29001-2021- Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/04/2022 gün ve 2022/40865 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
    Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
    1- Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 02/02/2021 tarihli ve 2020/30222 esas, 2021/1466 karar sayılı ilamında, "...5271 sayılı CMK'nun 196/2. maddesinde yer alan “Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, 5237 sayılı TCK'nun 142/2-h maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin cezanın alt sınırının 5 yıl olması karşısında, sanığın yakalama sureti ile başka mahkeme tarafından sorguya çekilemeyeceği gözetilmeden savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devamla, mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden,..." şeklinde belirtildiği üzere, sanık hakkında mahkumiyetine esas 5237 sayılı Kanun’un 142/2-e maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun alt sınırının 5 yıl olması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 196/2. maddesi gereğince sanığın istinabe sureti ile başka mahkeme tarafından sorguya çekilemeyeceği gözetilmeksizin, savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devamla mahkumiyetine karar verilmesinde,
    Kabule göre de;
    2- Benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 18/03/2020 tarihli ve 2020/107 esas, 2020/4361 karar sayılı ilamıyla,"...28.06.2014 tarihli 6545 sayılı Yasa ile değişik 5237 sayılı TCK'nın 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 150/3 ve 196/2. maddeleri uyarınca sanıklar ... ve ...’e zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı Kanunun 188/1 ve 289/1-e maddesine aykırı davranılması suretiyle savunma haklarının kısıtlanması...bozulmasına...” şeklinde,Yine benzer bir olaya ilişkin 29/11/2021 tarihli ve 2020/30319 esas, 2021/19992 karar sayılı ilamında, " 5237 sayılı TCK'nın 142. maddesinde 6545 sayılı Kanun'un 62. maddesi ile yapılan ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, sanığa yüklenen TCK'nın 142/2-h, 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırının beş yıldan fazla olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2021 tarihli ve 2021/35 E., 2021/473 K. sayılı kararı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK'nın 150/3. maddesi uyarınca sanığa zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı Kanun’un 188/1 ve 289/1-e maddelerine aykırı davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,..." şeklinde belirtildiği üzere,
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında, “(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. (3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.” şeklinde yer alan düzenlemeye nazaran, sanığa yüklenen 28/06/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 142/2-b ve 143. maddelerinde temas eden hırsızlık suçundan yargılanan sanığın savunmasının, baro tarafından zorunlu müdafii atanmak suretiyle alınması gerektiği gözetilmeksizin, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
    1- 2 No.lu kanun yararına bozma isteminin incelenmesinde;
    15/06/1949 tarihli, 1948/4 Esas - 1949/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararında “tevhidi içtihat kararlarına dayanılarak daha önce müstekar bir surette tatbik olunan içtihatlar dairesinde muhkem kaziye teşkil etmiş olan kararlar hakkında karar tahsisi yoluna gidilemeyeceği” şeklinde yer alan hüküm uyarınca içtihat değişikliklerinin kesinleşmiş kararlarda geriye yürümeyeceği ilkesi nedeniyle sanık ...’ya zorunlu müdafii atanmamasında bir isabetsizlik görülmemesi nedeniyle (KAYSERİ) 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 19/09/2017 tarihli ve 2017/70 Esas - 2017/623 Karar sayılı karara yönelik 2 No.lu kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
    2- 1 No.lu kanun yararına bozma isteminin incelenmesinde;
    5271 sayılı CMK’nın 196/2. maddesinde yer alan “Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 142/2-b maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin cezanın alt sınırının 5 yıl olması karşısında; sanık ...’nın, istinabe sureti ile başka mahkeme tarafından sorguya çekilemeyeceği gözetilmeden savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devamla hırsızlık suçundan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle 1 No.lu kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (KAYSERİ) 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 19/09/2017 tarihli ve 2017/70 Esas - 2017/623 Karar sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 12/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Hemen Ara