Esas No: 2022/4992
Karar No: 2022/14961
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/4992 Esas 2022/14961 Karar Sayılı İlamı
2. Ceza Dairesi 2022/4992 E. , 2022/14961 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mahkemece 23/05/2016 tarihinde sanık ...’ın yokluğunda verilen ek kararda yasa yolu olarak temyiz yerine itirazın gösterilmesi suretiyle yanıltmaya neden olunduğunun anlaşılması karşısında, 24/05/2016 tarihinde tebliğ edilen bu ek kararı 07/06/2016 tarihinde temyiz eden sanığın ek karara yönelik temyiz isteminin süresinde olduğu ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinin, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (Bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması gerekirken, sanığın yokluğunda verilen 04/11/2015 tarihli kararın, sanığın sorgusunda bildirdiği ve bilinen en son adresi olan adres yerine başka adreslere tebliğe çıkarılmasından sonra bu tebligatların bila tebliğ iade edilmesi üzerine bu kez sanığın MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın 04/11/2015 tarihli karara yönelik olarak öğrenme üzerine sunmuş olduğu 20/05/2016 tarihli temyiz isteminin de süresinde olduğu belirlenerek, sanığın 07/06/2016 tarihli eski hale getirme talebinin kabulüne ve temyiz isteminin süreden reddine ilişkin 23/05/2016 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek 04/11/2015 tarihli hükmün yapılan incelemesinde;
1- Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Hükmolunan adli para cezalarının miktar ve türüne göre; 14/04/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31/03/2011 tarih ve 6217 sayılı Yasa’nın 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3.000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz isteğinin 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,
2- Sanık ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15/04/2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
3- Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 E., 2018/554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmaması durumunda gerekçesi kararda gösterilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 19/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.