Esas No: 2022/6771
Karar No: 2022/16383
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2022/6771 Esas 2022/16383 Karar Sayılı İlamı
2. Ceza Dairesi 2022/6771 E. , 2022/16383 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜMLÜ : ...
SUÇ : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Lehe hükümlerin uygulanmasında usul” kenar başlıklı 9. maddesinin 4. fıkrasında yer alan; “Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, mahkemece lehe kanun hükümlerinin değerlendirilmesi sırasında, kesinleşmiş mahkumiyet kararına ilişkin davanın, dava zamanaşımı sebebiyle düşürülmesine karar verilemeyeceğinden ve ayrıca dosya içerisindeki sabıka kaydına göre hapis cezası ile mahkumiyeti bulunduğundan 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olmadığı anlaşılan hükümlü hakkında belirlenen kısa süreli hapis cezalarının 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesi uyarınca seçenek tedbirlere çevrilmesiyle ilgili olarak “hükümlünün kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikleri dikkate alınarak, hakkında TCK-50/1 maddesi hükümlerinin tatbikine takdiren yer olmadığına” şeklindeki değerlendirmeyle mahkemece bu hususta karar verilmiş olduğu da anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma düşüncelerine iştirak edilmemiş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- 5237 sayılı TCK’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK’nın 493. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının farklı olması nedeniyle; hükümlünün, 17/02/1998 gecesi saat 02.00 sıralarında, müşteki ...’in büfesine muhkem olan kepenk demir ve kilitlerini kırarak girip içeriden çeşitli markalarda sigarayı çalması şeklinde gerçekleşen eyleminin, 5237 TCK’daki hırsızlık suçunun yanı sıra aynı Kanun’un 116/2-4 maddelerine uyan iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve suç tarihi itibariyle soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulunan mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu, müşteki ...’in ölmesi nedeniyle müştekinin mirasçılarının davaya dahil edilerek müştekinin mirasçılarının şikayetlerinden vazgeçip vazgeçmedikleri saptanarak vazgeçtikleri durumda hükümlünün bu vazgeçmeyi kabul etmesi halinde mala zarar verme suçundan mahkumiyete karar verilemeyeceği ve de 5237 sayılı TCK’nın 116/4. madde ve fıkrasında düzenlenen geceleyin iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun takibinin şikayete bağlı olmadığı, ancak 17/02/1998 olan suç tarihi de dikkate alındığında, 5271 sayılı CMK’nın 253/1-b-3 maddesi uyarınca uzlaşma kapsamında bulunduğu gözetilerek, müşteki ...’in mirasçıları ile hükümlü arasında 5237 sayılı TCK’nın 116/4. madde ve fıkrasında düzenlenen geceleyin iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre hükümlünün hukuki durumu değerlendirilerek 5237 sayılı TCK’nın 7. ve 5252 sayılı Kanun’un 9. maddeleri dikkate alınmak suretiyle, eylemlere uyan ve suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 765 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin olaya ayrı ayrı uygulanması, her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
2-03/12/1997 günü saat 16.30 sıralarında, müşteki ...’ın evine giriş kapısını kırarak girip içeriden çok sayıda ziynet eşyası ve paranın çalınması ve 21/02/1998 günü saat 15.00 sıralarında, müşteki ...’ın evine muhkem olan giriş kapı kilidini sert bir cisimle zorlayarak açtıktan sonra girip içeriden altı adet bilezik ve bir miktar paranın çalınması şeklinde gerçekleşen eylemlerde, dosya arasında bulunan 03/12/1997 ve 21/02/1998 tarihli görgü tespit tutanaklarına göre, müşteki ...’a yönelik 03/12/1997 tarihinde gerçekleştirilen eylemde müştekinin evinin giriş kapısının kırıldığının ve müşteki ...’a yönelik 21/02/1998 tarihinde gerçekleştirilen eylemde de müştekinin evinin daire giriş kapısının sert bir cisimle zorlanarak açıldığının anlaşılması karşısında; hükümlünün eylemlerinin 5237 TCK’daki hırsızlık suçunun yanı sıra aynı Kanun’un 116/1 ve 151/1. maddelerine uyan ve suç tarihleri itibariyle soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulunan konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu, buna göre vefat eden müşteki ... mirasçılarının şikayetlerinden vazgeçmedikleri, müşteki ...’ın ise şikayetinden vazgeçtiği nazara alınarak hükümlü hakkında müşteki ...’a yönelik mala zarar verme suçundan da mahkumiyet, müşteki ...’a yönelik konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından ise hükümlüden şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak kabul ederse konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından düşme, etmezse anılan suçlardan mahkumiyet kararı verilmesi ve sonrasında 5237 sayılı TCK’nın 7. ve 5252 sayılı Kanun’un 9. maddeleri dikkate alınmak suretiyle, eylemlere uyan ve suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 765 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin olaylara ayrı ayrı uygulanması, her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden anılan müştekilere yönelik eylemlerde mala zarar verilmediğinden bahisle 5237 sayılı TCK’nın 151/1. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ve müşteki ...’a yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçundan müştekinin şikayetinden vazgeçtiği dikkate alınmadan hükümlünün mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlü müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 10/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.