Esas No: 2015/17812
Karar No: 2015/9641
Karar Tarihi: 30.12.2015
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/17812 Esas 2015/9641 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No :...
Şirketin iflasını istememek suçundan sanık ..., 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 345/a maddesi gereğince 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İcra Ceza Mahkemesinin 26/03/2012 tarihli ve ... esas ... karar sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 01/09/2015 gün ve ... sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/09/2015 gün ve ... sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, suç tarihinden önce hapis cezasına mahkum edilmediğinin anlaşılması karşısında sanık hakkında tayin olunan 10 gün hapis cezasının 5237 sayılı Kanun"un 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki tedbirlerden birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İcra Ceza Mahkemesinin 26/03/2012 tarihli ve ...esas ... karar sayılı kararının CMK"nın 309/4/d maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre yeniden uygulama yapılarak, sanık hakkında 2004 sayılı İİK"nın 345/a maddesi uyarınca hükmolunan 10 gün hapis cezasının, TCK"nın 50/1-a maddesi uyarınca günlüğü 20 TL"den 200,00 TL adli para cezasına çevrilmesine, karardaki diğer yönlerin aynen saklı tutulmasına, infazın hapisten çevrilen 200,00 TL üzerinden yapılmasına, 30/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
DEĞİŞİK GEREKÇE
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık kanun yararına bozma yolunda, mahkum olunan hapis cezasının TCK"nın 50/3. maddesi gereğince seçenek yaptırımlardan birisine karar verilmesinin doğrudan denetim muhakemesi mercii olarak Yargıtay tarafından yerine getirilip getirilmeyeceğine ilişkindir.
I- Bilindiği üzere TCK"nın 50/3. maddesi belirli yaş grupları için aynı maddenin birinci fıkrasına göre seçenek yaptırımlar getirmiştir. Belirtilen fıkrada altı ayrı seçenek yaptırım öngörülmüştür. Seçenek yaptırım belirlenmesi, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir konudur. Cezanın kişiselleştirilmesini ise, ceza muhakemesinde sanıkla doğrudan yüz yüze gelen, onun kişiliğini değerlendirebilme imkanına sahip olan ilk derece mahkemesi yapabilecektir. Denetim mahkemesi mercii olarak Yargıtay ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygunluk yönünden denetleme yetkisine sahip ise de, cezanın kişiselleştirilmesine karar vermek hususunda bir yetkiye sahip değildir. Aksinin kabulü ceza muhakemesinin temel ilkelerinden olan "vicahilik (yüzyüzelik)" ilkesinin inkarı anlamına gelebilecektir. Gerçekten sanıkla birebir şekilde yüzyüze gelmemiş bir adli merciinin sanığın kişiliği hakkında bir vicdani kanaate ulaşması mümkün değildir. Bu itibarla, cezanın kişiselleştirilmesi gibi, doğrudan sanığın kişiliğine dair olguları değerlendirerek vicdani kanaat ile karar vermeyi gerektirecek bir konuda denetim mercii olarak Yargıtay"ın karar verme yetkisi bulunmamaktadır.
II- Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309/4-d maddesinde kanun yararına bozma yolunda Yargıtay ceza dairesince doğrudan hüküm verilebilcek haller sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlardan ilki "hükümlünün cezasının kaldırılmasının gerekmesi" ikincisi ise "daha hafif bir cezanın verilmesinin gerekmesi" halidir. Kanun koyucu Yargıtay Ceza Dairelerine hükümlü hakkında hükmolunan cezayı TCK"nın 50/3. maddesi gereğince aynı maddenin birinci fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birisine çevirmek bulunmamaktadır. Bu itibarla olağanüstü kanun yolunda tanınmayan bu yetkinin yargısal içtihatlarla kabul edilmesi hukuka aykırıdır.
Bu itibarla somut uyuşmazlıkta sanık hakkında TCK"nın 50/3. maddesi gereğince sadece "hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesi gerektiği" müteakip işlemlerin ise cezanın kişiselleştirmesini yapan mahkemece yapılmasına karar verilmesi gerekli iken; adeta ilk derece mahkemesinin yerine geçerek cezanın kişiselleştirmesine dair bir kararın doğrudan Yargıtay tarafından verilmesi hukuka aykırıdır.
Sayın çoğunluğun görüşüne sözü edilen değişik gerekçeyle katılamıyorum.