Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 292 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, babası H."in ölümü ile kök muris R."ın mirasçılarının mirası paylaşımları neticesinde babası H.e 292 nolu parselin verildiğini, 1973 yılından 1998 yılına kadar taşınmazı babasının kullandığını, davalının taşınmazı kullanımını engellediğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin süre içerisinde keşif giderlerinin yatırılmadığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğiyle Sulh Hukuk Mahkemesine açılmış, mahkemece verilen görevsizlik kararı, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından 26.12.2008 tarihinde onararak , onama ilamı davacıya 16.01.2009, davalı tarafa da 19.01.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 11.02.2010 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmiştir.
Bilindiği üzere; görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında davada dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (resen) görevli mahkemeye gönderemez.Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edebilmesi için görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde davacının görevli mahkemeye başvurarak tebligat yaptırması gerekir.(HUMK.nun 193 maddesi) 10 günlük süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece resen gözetilir.Diğer taraftan tamamlanmış olaylara o tarihte yürürlükte bulunan yasal düzenlemelerin uygulanması gerekeceği izahtan varestedir.
O halde, görevsizlik kararı kesinleştiği halde 10 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra davalı vekili tarafından 11.02.2010 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat edildiği gözetilerek 1086 sayılı HUMK.nun 193.(6100 sayılı HMK"nun 20.) maddesi dikkate alınıp davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesine göre) açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.