Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/7836 Esas 2011/9121 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/7836
Karar No: 2011/9121

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/7836 Esas 2011/9121 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/7836 E.  ,  2011/9121 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/04/2010
    NUMARASI : 2010/37-2010/273

    Taraflar arasındaki davadan dolayı Samandağ  Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 22.04.2010 gün ve 2010/37 esas 2010/273 karar sayılı  hükmün bozulmasına ilişkin olan 07.02.2011  gün ve  13974-979  sayılı kararın düzeltilmesi süresinde  davacı  Hazine vekili  tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

     Dava; tapu iptali isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece kurulan son hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak 19.01.2011 tarihinde yürülüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36. maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmektedir.
    Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ne var ki, anılan yasa Anayasa Mahkemesi"nin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin mahkeme kararının, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa"nın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümese de, 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptalin, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemiyeceği ve henüz devam eden anlaşmazlıkların iptal kapsamına gireceği açıktır.   
    O halde, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin verilen kararın doğruluğundan söz edilemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
    Hal böyle olunca; işin esası hakkında 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak ve yargılama masrafları yönünden de 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır.
    Hazinenin yerinde bulunan karar düzeltme isteğinin HUMK."nun 440. maddesi uyarınca kabulüyle, Dairenin 07.02.2011 tarih, 13974-979  sayılı ilamının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 22.04.2010 tarih, 37-273 sayılı kararının açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.09.2011  tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.
                   

    Hemen Ara