Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4284 Esas 2011/8387 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4284
Karar No: 2011/8387

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4284 Esas 2011/8387 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/4284 E.  ,  2011/8387 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 29/07/2010
    NUMARASI : 2007/59-2010/232

    Taraflar arasında görülen davada; 
     Davacı, miras bırakan annesi adına kayıtlı 568 ada 14 ve 572 ada 26 parsel sayılı taşınmazların 18.07.2003 tarihinde ayni sermaye olarak davalı şirket adına tescil edildiğini, oysa miras bırakanın bu tarihte ve öncesinde hukuki ehliyetinin bulunmadığını, anılan taşınmazların davalı şirkete ayni sermaye olarak konulması işlemlerinin hukuka aykırı ve geçersiz olduklarını, bu işlemlerde kullanılan vekaletnamelerin taşınmazların aynına ilişkin yetki içermedikleri gibi usulüne uygun düzenlemediklerini, tescil dayanağı akitte yasal merasime uyulmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve miras payı oranında  tescil istemiştir.
    Davalı, iddiaların doğru olmadığını, çekişmeli taşınmazların ayni sermaye olarak konulmasına ilişkin ortaklar kurulu kararı alınarak ve yasal prosedüre uyulmak suretiyle tescillerinin gerçekleştirildiğini, tescil isteminin vekaletnameyle yapılmadığını davacının miras bırakanının hukuki ehliyetinin bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazların davalı şirket adına tescil tarihinde davacının miras bırakanının hukuki ehliyetine haiz olmadığının Adli Tıp Kuruma raporu ile saptandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.                          
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.07.2011 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat K. T. T. ile  temyiz edilen vekili Avukat B. E. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, ehliyetsizlik ve işlemlerdeki usulsüzlüklerden kaynaklanan yolsuz tescil hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, istek gözetilmek suretiyle davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 599.maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunun 640.maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme  veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Türk Medeni Kanununun 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.
    Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
    O halde, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alındığında ve dava dışı mirasçılarında bulunduğu ve de davalının tüzel kişiliğe haiz şirket olduğu gözetildiğinde;  davacının ehliyetsizlik ve işlemlerdeki usulsüzlüklerden kaynaklanan yolsuz tescil hukuksal nedeniyle tek başına ve kendi payına hasren dava açamayacağı tartışmasızdır. Esasen, mülkiyet çekişmesini içeren ve değinilen nitelikli davada pay oranıyla açılan davanın dinlenilmesine olanak yoktur. Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 702/4. maddesi hükmü ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararlara karşı koruyucu ve def’etmeye (Türk Medeni Kanununun 683/2.maddesinden kaynaklanan) ilişkin bir hüküm olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına,   15.07.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 


     

    Hemen Ara