Esas No: 2011/8291
Karar No: 2011/8291
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8291 Esas 2011/8291 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SEFERİHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2011
NUMARASI : 2010/296-2011/62
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalı belediye adına kayıtlı 45 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer niteliği taşıyan bu gibi yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın, hak düşürücü süre yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; yargılama giderleri yönünden bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ..... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü: Dava; tapu iptal, kayıt terkini isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece son kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak yargılama giderlerinin ve bu giderlerden sayılan Avukatlık ücretinden davalının sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmektedir.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas 2011/7sayılı kararı ile iptal edilmiş ve Resmi Gazetede yayımlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Daha sonra ise karar resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün verildiği tarih itibariyle doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153. Maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de, 10.03.1969 gün ve 1/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer.Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamı dahilindedir.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen ve tamamen kabulü halinde de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.