Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6017 Esas 2011/8251 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/6017
Karar No: 2011/8251

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6017 Esas 2011/8251 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/6017 E.  ,  2011/8251 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : LÜLEBURGAZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/02/2011
    NUMARASI : 2004/473-2011/76
     
    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras  bırakan  babası  S.B."ün 1898  parsel  sayılı  taşınmazını  davalı  H. Ö."a  satış  suretiyle  devrettiğini, anılan  taşınmazın  ifraz  edilerek  2288 nolu  parselin  aynı  gün  davalı  kızı  olan M."e  satıldığını, davalı  H.in  taşınmazı  hiç  kullanmadığını  işlemlerin  mirasçıdan  mal  kaçırma  amaçlı  ve  muvazaalı  olduğunu  ileri  sürerek payı  oranında  iptal  ve  tecsil  isteminde  bulunmuştur.
    Davalılardan M., davanın  reddini  savunmuş, davalı  H.  ise  taşınmazları  bedelsiz  olarak  emanetçi    sıfatıyla  aldığını, dava  konusu  arsayı  ise  murisin  davalı  M."e  devretmesini  istediğini  beyan  etmiştir.
    Mahkemece, muvazaa  olgusunun  sabit  olduğu  gerekçesiyle  davalı  M. yönünden  açılan  davanın  kabulüne, davalı  H. aleyhine  açılan  davanın  sıfat   yokluğundan  reddine  karar  verilmiştur.
    Karar, davalı M.B. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali,tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1898 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan S. B. tarafından  24.04.1985 tarihinde H.Ö."a  satış yoluyla temlik edildiği, anılan taşınmazın ifraz edilerek 2288  nolu parselin H. Ö. adına tescil edildikten sonra  H. tarafından 07.01.1986 tarihinde davalıya satıldığı anlaşılmaktadır.
    Davacı, miras bırakan tarafından yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; dosya kapsamı ve davanın kabulünde menfaati olan tanık ifadeleri de göz önüne alındığında, miras bırakanın taşınmazlarını 3.kişilerden kaçırmak amacıyla aracı olan şahıslara devrettiği, dava konusu taşınmazın ise davalıya verilmesini istediği görülmektedir.  Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçıdan mal kaçırma olmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar  verilmesi doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMY"nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan  peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 13.07.2011  tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.

     

    Hemen Ara