Esas No: 2011/6143
Karar No: 2011/7846
Karar Tarihi: 04.07.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6143 Esas 2011/7846 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TUZLA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2009
NUMARASI : 2005/255-2009/1055
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalılar adına kayıtlı 1457 parsel sayılı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali isteğinde bulunmuştur.
Bir kısım davalılar, Hazine’nin taraf olduğu Tapulama Mahkemesinin kararı ile taşınmazın oluşturulduğu, dolayısıyla davacıyı bağlayan kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile değişik 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve terkin isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas 2011/77 sayılı kararı ile edilmiş ve henüz Resmi Gazetede yayınlanmadığı için bu defa aynı tarih aynı esas ve 2011/27 sayılı karar ile iptal hükmünün de eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibariyle doğru olduğu düşünülse de, meydana gelen Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez.
Öte yandan, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36.maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağının değerlendirilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır.
Davacı hazinenin, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.