Esas No: 2011/6141
Karar No: 2011/7441
Karar Tarihi: 23.06.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6141 Esas 2011/7441 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ŞİŞLİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2010
NUMARASI : 2009/546-2010/379
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 6042 ada 52 parsel sayılı üzerinde 4 katlı bina bulunan taşınmazını rızası hilafına, serbest ve hür ifadesi dışında davalıların hile ve ikrah teşkil eden davranışları neticesi hataya sevkedilerek, kendisine ilaç da verilmek suretiyle 20.04.2005 tarihinde davalı oğullarına ve 10.05.2005"de diğer davalıya satış yoluyla 1/4"er pay temlikine zorlandığını gerçekte satış iradesi ve hatta satıştan haberinin dahi olmadığını ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, gerçekten bedel ödemek suretiyle taşınmazda 1/4"er pay satın aldıklarını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Dahili davalılar, davalı Y... E... İle davalı M... A..."ın 1/4"er paylarını iyiniyetle ve tapu kaydına güvenerek satın aldıklarını, bu edinimlerinin korunması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davacının akit tarihleri ile dava tarihi itibariyle hukuki ehliyetine haiz olduğunun Adli Tıp raporu ile belirlendiği, ancak hata, hile ve ikrah hukuksal nedenlerine dayalı iptal ve tescil isteminin yerinde olduğu, dahili davalıların ise iyiniyetli olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili ve dahili davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden; davacının 6042 ada 52 parsel sayılı taşınmazını 20.4.2005 tarihinde ¼ er pay olarak davalı oğulları M..., Y... E... ve M...’e, kalan ¼ payını ise 10.05.2005 tarihinde davalı M... K...’a satış suretiyle temlik ettiği; davalılar Y... E... Ve M... A...’ın da dava açıldıktan sonra paylarını dahili davalılara devrettikleri ve bu kişilerin HUMK.nun 186. maddesi gereğince davada yer aldıkları; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 29.01.2010 tarihli raporuyla, davacıda fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan (Demansiyel Sendrom) denilen akli arıza saptanmış ise de, tespit edilen bu akli arızanın akit tarihi ve dava tarihine teşmil ettirilemeyeceğinin bildirildiği, karardan sonra davacının vesayet altına alınması istemiyle açılan davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanununun 404/2 maddesi uyarınca, görevlerini yaparken vesayeti gerektiren ehliyetsizlik halinin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. Ehliyetsizlik, kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken, iradeyi ortadan kaldıran bir nedendir. Hukuksal ehliyetten yoksun bulunan bir kişinin yaptığı tüm işlemler yok hükmünde olacağı gibi, böyle bir kişinin bizzat dava açmasına ve yargılamayı yürütmesine yasal olanak da yoktur.
Hal böyle olunca; derdest olan vasi tayini davasının eldeki dava için bekletici sorun sayılması, davacıya vasi tayin edildiğinde T.M.K."nun 462/8.maddesi hükmü uyarınca husumete izin kararı da sağlanarak davanın yürütülmesi, bundan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davalılar ve dahili davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.