Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5870 Esas 2011/6970 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5870
Karar No: 2011/6970
Karar Tarihi: 09.06.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/5870 Esas 2011/6970 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/5870 E.  ,  2011/6970 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SOLHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 18/01/2011
    NUMARASI : 2009/178-2011/9
      
    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kadastroca  davalı  adına  senetsizden  zilyetliğe  dayalı  olarak  tespit ve  tescil  edilen  354 ada 3 parsel  sayılı  taşınmazın  devletin  hüküm ve  tasarrufu  altında  bulunan  yerlerden  olduğu, davalılar  yararına  iktisap  koşullarının  oluşmadığını  ileri  sürerek  tapu iptali  ve  tescil  isteğinde  bulunmuştur.
    Davalı, davanın  reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddiaların subut  bulmadığı  gerekçesiyle  davanın  reddine  karar  verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, mülk  edinme  koşullarının  bulunmadığı  iddiasına  dayalı  tapu  iptali  ve  tescili  isteğine  ilişkin  olup, mahkemece, iddianın  sübut  bulmadığı gerekçesiyle  davanın  reddine  karar  verilmiştir.
    Dosya  içeriğinden  ve  toplanan  delillerden; çekişme konusu 354 ada 3 parsel  sayılı  taşınmazın 2006 yılında  yapılan  genel  kadastro  sırasında  kayıt  ve  belgeye  dayanılmaksızın  kök  murislerinden intikalen geldiği ve  3402  Sayılı  Kadastro  Yasasının  14. Maddesinde   öngörülen   kazandırıcı  zamanaşımıyla  iktisap  koşullarının  gerçekleşmiş  olduğu  açıklanarak  davalı  adına  tespit  edildiği  ve  28.09.2006  tarihinde  kesinleşerek  çap  kaydının  oluştuğu  anlaşılmaktadır.
    Davalı,  davaya  tapu  kaydıyla  karşı koymuş ve aynı  zamanda  kazandırıcı  zamanaşımıyla  mülk  edinme  koşullarının lehine  gerçekleştiğini  savunmuştur.
     Davalı,  açılan  davaya  karşı  tapu  kaydı  ile  karşı  koyduğuna  göre, harita  ve  krokisi  bulunan  tapu  kayıtlarına  Türk  Medeni  kanununun 719, 3402  Sayılı  Kadastro  Kanununun  20. Maddesi  uyarınca   kapsam   belirleneceği  kuşkusuzdur. Ancak, böyle  bir  harita  ve  kroki  yoksa  veya  uygulanabilir nitelik  taşımıyorsa  öncelikle  tapu  kaydının  ilk  tesisinden  itibaren  tüm  gittileri  ile  birlikte  Tapu  Sicil Müdürlüğünden  istenilmesi, gitti kayıtlarının  yüzölçümlerinde  veya   sınırlarında   bir  değişiklik  varsa  dayandığı belgelerin  incelenip, doğru  ve  yasal  bir  nedenin bulunup  bulunmadığının   araştırılması, doğru  esasa  dayanmıyorsa , ilk tesisindeki  sınırlara   itibar   edilmesi, ayrıca  uygulamada  yararlanmak  üzere  varsa  komşu  taşınmaz kayıtlarının  getirtilmesi, böylece  yanların  dayandığı, usulüne  uygun  olarak  çıkarılmış  tüm belgeler toplandıktan, dosya  öteki yönlerdende  keşfe hazır  hale geldikten  sonra  yöreyi  iyi bilen  yaşlı ve  yansız  yerel  bilirkişi  veya  bilirkişiler  aracılığı  ile  uygulama  yapılması, kayıtlardaki her  sınır  yerel  bilirkişi  veya  bilirkişilerden sorulup  arazi   üzerinde  tespit   edilmesi, gerektiğinde   sınırlar  hakkında  açıklayıcı doyurucu  bilgiler   alınması, yerel  bilirkişilerce  bilinmeyen  sınırlar  yönünden tarafların  tanıklarının  HUMK"nun  259.  maddesi  hükmü  gereğince  dinlenerek  sınırlar  hakkında  bilgi  alınması, komşu  taşınmaz  kayıtlarının  da  aynı   şekilde   uygulanarak  yerel  bilirkişi ve  tanık  sözlerinin  denetlenmesi, tapu fen memuru  veya  mühendisi   sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve  bulgulara  uygun ve  uygulamayı  tam  olarak  yansıtacak  şekilde, her  bir  sınırı  krokide  gösterilmek  suretiyle  infaza  elverişli  rapor ve  kroki  alınması  zorunludur.
    Mahkemece, yukarıda  açıklandığı  şekilde  yapılacak uygulama  neticesinde, davalının  tutunduğu  tapunun  çekişmeli  taşınmaza   uygunluğunun  saptanması  halinde,  tapu  kaydı  değişir  nitelikte  sınırlar  ihtiva  ettiğinden  3402  Sayılı  Kadastro  yasasının  20. Maddesi  hükmü  uyarınca  kapsamının  miktarıyla  geçerli  olduğu  gözetilerek, miktarı kadar  yerin  sabit ve  değişmez  sınırlarla   bağlantı   kesilmemek  suretiyle  kapsamının  belirlenmesi, miktar  fazlası  bölüm bakımından  ise, davalı  yararına  3402  Sayılı  Kadastro  Yasasının 14.  maddesi  koşullarının  oluşup  oluşmadığının  duraksamaya  yer  bırakmayacak  şekilde  saptanması, davalının  terör  nedeniyle  taşınmazı   kullanamadığı  yönündeki  iddialar  üzerinde  durulması, gerçekten de  iddiaların  geçerli  olup olmadığının  tartışılması  ve  Türk Medeni  Kanununun 976.  maddesi  hükmünün  de bu  konuda  gözetilmesi, zilyetliğin  kişilerin  elinde  olmayan  sebeplerle  ve  gayrı  iradi  olarak terk  edilmiş  olduğu  sonucuna   varılırsa, tapu  miktar  fazlası  yönünden  zilyetliğin kesilmeyeceğinin  kabul  edilmesi, ondan  sonra  bir  karar  verilmesi  gerekirken, eksik   tahkikatla  yetinilerek  yazılı  olduğu  üzere  karar  verilmiş  olması  doğru  değildir.
    O  halde, davacı  Hazinenin  temyiz  itirazları  yerindedir.Kabulüyle   hükmün  açıklanan  nedenden  ötürü  HUMK"nun  428. maddesi  gereğince  BOZULMASINA, 09.06.2011 tarihinde oybirliğiyle  karar  verildi.

     

    Hemen Ara