Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6012 Esas 2011/6735 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/6012
Karar No: 2011/6735

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6012 Esas 2011/6735 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/6012 E.  ,  2011/6735 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DÜZCE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 19/10/2010
    NUMARASI : 2006/713-2010/362

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakan babaları A... Y..."ın çekişme konusu taşınmazlarını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı 2. eşine devrettiğini ileri sürerek, payları oranında tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteminde bulunmuşlardır. Davalı,  davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlanamadığı ve bakım borcunun yerine getirildiği gerekçesiyle davanın  reddine  karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik  Hakimi   raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil  olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 166 ada 54 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payı ile 65 ada 3 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından 16.09.1987 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya devredildiği, 166 ada 54 nolu parselin 1/2 payının ise miras bırakan tarafından 22.12.1978 tarihinde davalıya satış suretiyle aktarıldığı, muris ile davalının 28.12.1989 tarihinde evlendikleri anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, murisin davalıya ölünceye kadar bakım akdiyle temlik ettiği  65 ada 3 nolu parsel ile, 166 ada 54 nolu parseldeki 1/2 pay yönünden davalının bakım borcunu yerine getirdiği, bu temliklerin murisin tüm mal varlığı içerisinde makul sayılabilecek oranda kaldığı, dolayısıyla ölünceye kadar bakım akdiyle temlik edilen taşınmazlar yönünden murisin mal kaçırmayı amaçlamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; miras bırakanın 22.12.1978 yılında 166 ada 54 nolu parselin 1/2 payını satış suretiyle davalıya temliki yönünde hükme yeterli araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Hal böyle olunca, murisin iradesinin yukarıdaki ilkeler uyarınca toplanan ve toplanacak deliller çerçevesinde değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken  yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.06.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara