Esas No: 2011/3002
Karar No: 2011/6056
Karar Tarihi: 23.05.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3002 Esas 2011/6056 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : MENEMEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2007
NUMARASI : 2002/236-2007/241
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanları İ...’in maliki olduğu 412 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payını davalı oğlu F...’e satış suretiyle temlik ettiğini, taşınmazın daha sonra imar uygulaması görerek 5082 ada 4 parsel olduğunu ve diğer davalı N...’a da satış suretiyle pay temliki yaptığını, temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı Fikret, davanın reddini savunmuş, diğer davalı davaya karşı beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda yapılan pay temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Nurcan tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tüm mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü tüm mirasçılar adına tescile karar verilmiştir.
Dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davada elbirliği halinde mülkiyetin bulunduğu açıktır.
Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
Türk Medeni Kanununun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, Türk Medeni Kanununun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
Türk Medeni Kanununun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortaklar M., K.ve H.’nin olurlarının alınması yada miras şirketine Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı Nurcan’ın temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.