Esas No: 2011/4429
Karar No: 2011/6030
Karar Tarihi: 23.05.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4429 Esas 2011/6030 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2010
NUMARASI : 2009/451-2010/706
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kök miras bırakan R..."nin üzerinde 2 katlı kargir bina bulunan 7 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payını ölünceye kadar bakma akti ile davalı kızına temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapunun miras payı oranında iptal ve tescilini istemiştir.
Davalı, miras bırakana bakım borcunu yerine getirdiğini, temlikin muvazaalı olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının kök miras bırakanı R..."nin 7 parsel sayılı üzerinde kargir bina bulunan taşınmazdaki 1/4 payını 20.08.2008 tarihinde davalıya ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiği, yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı ve mahkemece davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince; davacının miras bırakanın torunu, davalının ise, murisin kızı olduğu sabit olup, dava dışı mirasçı M..., tanık olarak dinlenmiş, annesi olan murise davalının baktığını, taşınmazın temlikinde murisin gerçek iradesinin bu yönde olduğunu beyan etmiş, yine dinlenen diğer tanıklarda temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu yönünde davacı iddialarını doğrular yönde beyanda bulunmamışlar, davalının murise baktığını bildirmişlerdir.
Belirlenen olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, ölünceye kadar bakma akti ile yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü
HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.