Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4670 Esas 2011/5823 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4670
Karar No: 2011/5823
Karar Tarihi: 12.5.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/4670 Esas 2011/5823 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/4670 E.  ,  2011/5823 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/12/2010
    NUMARASI : 2010/236-2010/859

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden paydaşı olduğu 1083 parsel sayılı taşınmaza davalının yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, çekişmeli taşınmazı kiracı sıfatı ile kullandığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1083 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere ve dava dışı paydaşlar ile beraber davacının paydaş olduğu, davalının ise taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı ancak taşınmazda muhtesatlar yapmak suretiyle kullandığı iddiasıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davada yıkım isteği de bulunması sebebiyle dava dışı paydaşlarında davada yer almaları gerektiği, davacıya diğer paydaşları da davaya dâhil etmesi konusunda verilen kesin mehle rağmen gereği ifa edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
    Hemen belirtilmelidir ki, TMK 693/son maddesi hükmü uyarınca paydaşlardan her biri bölünemeyen ortak menfaatlerin korumasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. Şayet taşınmaz üzerinde yıkımı fahiş zarar doğurucu ve kalıcı nitelikte bir yapılaşma mevcut ise o takdirde mahkemenin de kabulünde olduğu üzere diğer paydaşların davada yer almaları iktiza eder.
    Bilindiği üzere; yasada "yıkımda aşırı zarar kavramı" tanımlanmış değildir. Bunun yanı sıra anılan kavram yönünden gerek öğretide gerekse yargısal uygulamada görüş birliği yoktur. Ancak, Medeni Kanunun 722/2.maddesinin uygulanmasında meydana getirilen binanın korunması hususundaki genel yararın gözardı edilemeyeceği kuşkusuzdur.Ne varki, binanın davacı arsa sahibi yönünden de (subjektif olarak) değerlendirilmesi ve hak (yarar)dengesi kurulmak suretiyle adilane bir sonuca gidilmesi gerekir.
    Öte yandan, kural olarak kal"in (yıkımın) (aşırı zarar) doğurup doğurmayacağının takdiri hakime aittir. Hakim takdir hakkını kullanırken elbette bilirkişinin yada bilirkişilerin bildirdikleri teknik bilgilerden ve görüşlerinden faydalanacaktır. Ancak,vardıkları sonuç (fahiş zarar – (aşırı zarar) doğup doğmayacağı yönünden) HUMK.’nun 286.maddesi gereğince hakimi bağlamaz. Değinilen ilke, uygulamada kararlı bir şekilde ifade edilmiş ve benimsenmiş bulunmaktadır. (H.G.K.20.3.l996 tarih l996/l-40 esas, l996/l77 karar; 24.4.l996 tarih,l996/l-l54)
    Mahkemece, yapılacak keşif neticesinde yapılan muhtesatın yıkımının fahiş zarar doğurucu nitelikte bulunmadığı başka bir ifade ile TMK 684 maddesinde öngörüldüğü üzere mütemmim cüz vasfında olmayıp ta aynı yasanın 728. maddesinde belirtilen kalıcı olmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar olduğunun saptanması halinde yapılar teferruat niteliğinde olup, T.M.K."nun 684.maddesi kapsamına girmeyeceğinden ve yapının mülkiyetine tabi olacağı bu nedenle de dava dışı paydaşlara davada yer verilmesinin gerekmeyeceği tabiidir.
    O halde, mahkemece keşif yapılarak yapılan muhtesatların niteliğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, mütemmim cüz durumunda olduğu ve yıkımın fahiş zarar doğurucu nitelikte bulunduğunun saptanması halinde diğer paydaşlarında davada yer almaları gereğinin düşünülmesi, aksi takdirde elatmanın önlenmesi ile birlikte yıkıma da karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, temyiz aşamasında davalı, çekişmeli taşınmazın paydaşlarından Z... ile kira ilişkisi bulunduğunu ileri sürmüştür. Bu durumunda irdelenip değerlendirilmesi, neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikat ile yetinilmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.5.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara