Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/490 Esas 2011/5631 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/490
Karar No: 2011/5631
Karar Tarihi: 10.05.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/490 Esas 2011/5631 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/490 E.  ,  2011/5631 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/11/2010
    NUMARASI : 2009/243-2010/377

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları K... I..."ın 17158 ada 1 sayılı parseldeki 8 numaralı dükkanını takas yoluyla dava dışı M... E... S..."a verdiğini, karşılığında da M... E... S..."a ait 5 numaralı dükkanın oğlu A... F... I... adına tescilini sağladığını, işlemin mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde yapıldığını, A... F... I..."ın da davalıların miras bırakanı olduğunu ileri sürerek 5 numaralı dükkanın tapusunun payları oranında iptal ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.05.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asille vekili Avukat M... B... ile temyiz edilen asil ile vekili Avukat D... S... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, mahkeme, zorunlu nedenlerle kararını gerekçesi ile birlikte yazmadan, yalnız hüküm sonucunu tefhim etmekle yetinebilir. Bu halde de tefhim edilen hüküm sonucunun açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde duruşma tutanağına geçirilmesi ve okunması gerekir. Bu şekilde tefhim edilen hüküm sonucuna kısa karar denir. Kısa karar hüküm fıkrası niteliğinde olduğu için, kısa kararın tefhimi ile hüküm hukuki varlık kazanır.
    Diğer yandan mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HUMK.’nun 388. maddesinde de belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında birer birer duraksamaya yer bırakmayacak biçimde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK.’nun 389. maddesinde de benimsenmiştir. Keza HUMK.’nun 381/2. maddesinde; “Kararın tefhimi, en az 388 inci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olup, aksi halin yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratacağında kuşku yoktur. Bir başka ifadeyle kamu düzeni ve barışın tehlikeye düşeceği açıktır(Prof.Dr.Baki Kuru, H.M.Usulü adlı eseri, 2001 baskılı sh.2952, 2953).
    Somut olayda, mahkemece oluşturulan kısa kararın, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler karşısında usul ve yasaya uygun düştüğü söylenemez.
    Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara