Esas No: 2017/3031
Karar No: 2020/4778
Karar Tarihi: 16.06.2020
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/3031 Esas 2020/4778 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ... tarafından yapılan ve tamamlanan projeden, 3102 parsel üzerindeki 9 no"lu bağımsız bölümü dava dışı ... ...’dan, 3042 parsel üzerinde 3 no"lu bağımsız bölümü ise davalı belediyeden satın aldığını ve bu iki bağımsız bölümün adına tescil edildiğini, ancak devam eden süreçte dava dışı Hazine tarafından, davalı belediyeye açılan davanın sonucunda, dava konusu bağımsız bölümlerin yer aldığı binaların kal"ine karar verildiği ve kararın kesinleştiğini belirterek, her iki dava konusu taşınmazın bugünkü değerleri toplamı 125.000,00 TL"nin davalı ... Başkanlığından faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava konusu iki adet bağımsız bölümden 9 no"lu bağımsız bölümün, davacı tarafından, dava dışı ... ..."dan satın alındığı, davacının dava dilekçesindeki beyanından anlaşılmıştır. Satın alınan bir mal hakkında kanunda tanınan haklar sözleşmenin nisbiliği ilkesine göre davacı tarafından kendi akidine karşı açılabilir. Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmazlardan 9 no"lu bağımsız bölüm yönünden, davacının beyanı da dikkate alınarak. bu hususta dosyaya ilgili belgeler de getirilmek suretiyle, davacının satış sözleşmesinden doğan hakkını ancak akidine ileri sürebileceği tartışılmadan ve gözetilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Mahkemece, hükme esas alınan bilirkiş raporunun incelenmesinde, davacıya satışı yapılan bağımsız bölümlerin mevcut durumları itibariyle dava konusu taşınmazların yıkılıp yıkılmadığı, davacının zararının doğup doğmadığı ve neticeten davalı Belediyenin itirazlarını karşılar nitelikte yeterli bir bilirkişi incelemesi bulunmadığı, karara esas alınan bilirkişi raporunun denetime imkan verir nitelikte gerekçelendirilmediği ve karara esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, bu rapora itibar edilerek hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak, davalı vekilinin rapora itirazlarını karşılar biçimde önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenlerine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın temyiz eden davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.