Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları F.’nin mirasçılarından mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak dava konusu 249 ada 17 parsel sayılı taşınmazını davalıya temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, taşınmazın kendisinin gönderdiği para ile alındığını, daha sonra taşınmazın kendisine devredildiğini, Fransa’da çalıştığını alım gücünün bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, müdahil davacı yönünden dosyanın tefrikine, ispat edilemeyen davacıların davasının reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu miras bırakan tarafından davalı oğluna yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığının saptanması ve belirlenmesi suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Hükmün işin esası yönünden onanmasına;
Ancak, miras bırakan tarafından davalıya satılan dava konusu taşınmazın tarla niteliğinde olduğu, daha sonra tevhit sonucu arsa niteliğini aldığı ve davalı tarafından üzerine dükkanlar inşa edildiği görülmektedir. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan rapor kapsamına göre dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla arsa olarak değerinin 108.797.24.-TL olduğu, dükkanlarla birlikte değerinin ise 888.951.70.-TL olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında taşınmazın arsa ve dükkanlarla birlikte saptanan değeri üzerinden eksik harcın tamamlandığı dosya kapsamındaki belgelerle sabittir. Bu durumda müddeabihin miras bırakanın davalıya temlik ettiği arsa niteliğindeki taşınmazın arsa olarak dava tarihindeki değeri üzerinden davacıların iptalini talep ettikleri miras paylarına karşılık gelen toplam değer olacağı açıktır.
Hal böyle olunca, taraf yararına hükmedilecek avukatlık parasının bu meblağ gözetilerek tayin ve takdiri gerekirken taşınmaz üzerine davalı tarafından inşa ettirilen dükkanların değerinin dahil edilmek suretiyle fazla avukatlık parasına hükmedilmiş olması doğru değildir.
Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle kararın açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.