Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3247 Esas 2011/3973 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3247
Karar No: 2011/3973
Karar Tarihi: 06.4.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3247 Esas 2011/3973 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Hazine, kadastroca davalılar adına tespit edilen taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkeme, davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle reddine karar vermiştir. Dosya incelendiğinde, tapu kaydına dayalı olarak davalılar adına tespit edilen taşınmazın kadastro sırasında kaydedildiği ve kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davalılar, tapu kaydı ile karşı koymuşlardır. Harita ve krokisi bulunmayan tapu kayıtları, kapsam belirlenmesinde kullanılabilir. Ancak böyle bir belge yoksa, tapu kaydının ilk tesisinden itibaren gitti kayıtları ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmesi gerekmektedir. Dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılmalıdır. Mahkemece, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda karar verilmesi gerekmektedir. TMK'nun 976. madde hükmü gözetilmelidir. Kadastro Yasa'sının 14. ve 20. maddeleri de dikkate alınmalıdır.
Kanun Maddeleri:
Türk Medeni Kanunu (TMK) 976. madde
Kadastro Kanunu (3402 sayılı) 14. ve 20.
1. Hukuk Dairesi         2011/3247 E.  ,  2011/3973 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SOLHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 21/09/2010
    NUMARASI : 2009/166-2010/228

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Hazine, kadastroca davalılar adına tespit ve tescil edilen 351 ada 28 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, Mahkemece, sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 351 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 2006 yılında yapılan genel kadastro sırasında tapu kaydına dayalı olarak davalılar adına tespit edildiği ve 28.9.2009 tarihinde kesinleşerek, davalılar adına çap kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.
    Davalılar, davaya tapu kaydıyla karşı koymuşlar ve aynı zamanda kazandırıcı zamanaşımıyla mülk edinme koşullarının lehlerine gerçekleştiğini, ancak, yörenin terör mıntıkası olması sebebiyle uzun zamandan beri taşınmazı kullanamadıklarını, tasarruf edemediklerini savunmuşlardır.
    Davalılar, açılan davaya karşı tapu kaydı ile karşı koyduklarına göre, harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında
    açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, yerel bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar yönünden, tarafların tanıklarının HUMK"nun 259. maddesi hükmü gereğince dinlenerek sınırlar hakkında bilgi alınması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi, tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtacak şekilde, her bir sınırı krokide gösterilmek suretiyle infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
    Mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde yapılacak uygulama neticesinde, davalıların, tutundukları tapunun çekişmeli taşınmaza uygunluğunun saptanması halinde, tapu kaydı değişir nitelikte sınırlar ihtiva ettiğinden, 3402 Sayılı Kadastro Yasanın 20. maddesi hükmü uyarınca, kapsamının miktarıyla geçerli olduğu gözetilerek, miktarı kadar yerin, sabit ve değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle kapsamının belirlenmesi; miktar fazlası bölüm bakımından ise, davalılar yararına 3402 Sayılı Kadastro Yasanın 14.maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, davalıların terör nedeniyle taşınmazı kallanamadıkları yönündeki savunmaları üzerinde durulması, gerçektende savunmanın geçerli olup olamadığının tartışılması ve TMK"nun 976. maddesi hükmününde bu konuda gözetilmesi, zilyetliğin kişilerin elinde olmayan sebeplerle ve gayri iradi olarak terk edilmiş olduğu sonucuna varılırsa, tapu miktar fazlası yönünden zilyetliğin kesilmeyeceğinin kabul edilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatle yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    O halde, davacı Hazine"nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara