Esas No: 2011/1262
Karar No: 2011/2071
Karar Tarihi: 24.02.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/1262 Esas 2011/2071 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2010
NUMARASI : 2009/740-2010/164
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden davalılara ait 1660 parsel sayılı taşınmazın kıyıda kaldığını özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, tapu iptali ve terkin isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "yargılama aşamasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; 3621 Sayılı Kıyı Yasası’ndan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse, davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, bozma ilamında ayrıca her davanın açıldığı tarihteki koşullara tabi olacağı ilkesi gözetilmek suretiyle yargılama giderleri ve 1957 tarih, 6/17 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalının sorumlu tutulması gereğine değinilerek karar bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davalı tarafın yargılama giderlerinden ve avukatlık ücreti yönünden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Gerçekten de; bozma kararına uyulmuş olmakla taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluştuğuna göre bozma ilamında değinilen hususlar gözetilerek gerekli karar ittihazı zorunlu hale gelir. Mahkemece de; bu husus benimsenerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş ise de 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 36. maddesi (36/A md.) hükmüne ilave edilen 16. maddesi hükmünde kadastroya dayalı işlemlerden dolayı açılacak davalar neticesinde davalı taraf davayı kaybetse dahi yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı hükmü öngörülmüş, 17. maddesi ile de anılan hükmün uygulanma zamanı infaz aşamasına kadar uzatılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; yürürlüğe giren Yasa hükmünün geçmişe şamil olarak uygulanması öngörüldüğünde anılan bu husus kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eder. Nitekim anılan 6099 sayılı Yasanın eldeki davalara da uygulaması gerektiği gözetildiğinde somut olayda hazine yararına usulen kazanılmış bir haktan söz etme olanağı yoktur. Esasen kararın davalı tarafından temyiz edilmemiş olması da neticeye etkili değildir.
Hal böyle olunca; 6099 Sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle bir değerlendirme yapılarak yargılama giderleri ve avukatlık ücreti konusunda bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Davacı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.